Lütfen 5 dakikanızı ayırır mısınız?
Hayatımın en zor günlerinden birini geçirdim bugün. Ama sokaktaki canların yaşadığı şeylerin yanında bizim zor günlerimiz ne ki! Hiçbirimiz arabanın arkasına bağlanıp ciğerimiz patlayana kadar koşturulmadık mesela. Hiçbirimiz ''aa birisi bize yemek koymuş'' umuduyla sevinip zehirlenmedik. Hiçbirimiz kımıldamayalım diye kemerle
2024 ocak ayı 🎬filmler: octaber sky onur savaşı poison
Reklam
“Ahhh şu eskilerin NAİF DÜŞÜNCELERİ”
"Markette meyve seçerken en alttakilerini, görünmeyen diplerdekini almaya çalıştığımı farkettim. Bu alışkanlık bana kimden geçti diye yoklamama gerek bile kalmadı. Tabi ki babaannem💙 "Önlerde olanları alma, göz kalmıştır onlarda. Alan olur, almayan olur. Canı çekmiştir, hasta olduğu için yiyemiyordur" derdi. Hepsinin bakışından, dokunuşundan bir his kalmıştır. Bu hisler yiyeni mutlaka etkileyecektir. Bunun gelenekten gelen naif bir düşünce olduğunu kabul etmek gerek. Şimdi olayı meyvelere olan etkisinden, insanlara olanına çevirip düşünelim. Bazı insanların bakışı ve dokunuşu şifa gibi gelirken, bazılarının bir o kadar ağır ve rahatsız edicidir. Bunun nedeni belki imreniş, belki hasettir ki her şeyin maddi manevi karşılığı olduğunu da düşünürsek karşı tarafında imrendirme arzusunun olduğu ihtimallerden. Bu da tarafların imtihanı, egosuyla mücadelesi elbet. Bize düşen herkesin iyiliğini isteyen ve yaşadığı güzellikleri başkalarınında yaşamasını arzu eden, temiz kalplerin çoğalmasını temenni etmek. Allah iyilerden eylesin ve her daim iyilerle karşılaştırsın ! 🙏☺️✌️🖌
Hem düşünsenize, Allah kimlerin tövbesini kabul etmedi ki?
O günahları işleyeceğime kaynar suda kaynasaydım diyen, günahları aklına geldiğinde kafasını duvara vurası gelen, düştüğü yanlışların ateşinin ancak buz dolu bir havuza atılınca geçeceğini varsayan, bu haramları işleyeceğime canıma kıysaydım daha iyiydi düşünenler sözlerim size.. Kendinizi değil ama günahlarınızı kaynar kazanlara atın ve yakın.
Yemek Yapımı Bitmiştir!
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski etkinliğimiz bitmiştir. Katılan ve emeği geçen herkese, kendi adıma teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. Dostoyevski ile kalın! Etkinlik süresi boyunca incelemeleriniz, yorumlarınız ve Dostoyevski'e dair her şey için bu iletinin altına yazabilirsiniz. Her birimiz tariflerini paylaştıkça ortaya mükemmel bir yemek çıkacağına eminim. Etkinlik Tarihi: 24 Mart - 22 Nisan Bu kısa sürede bolca Dostoyevski'ye maruz kalacağız. Her birimizin benliği Dostoyevski'ye doyana kadar yemeği arttırmaya çalışacağız. Dostoyevski ve şans bizimle olsun! Sorularınız ve/veya yardım ile destek için bana mesaj atabilirsiniz. Etkinliğe dahil olmak isteyenler ise #28130221 buraya yorum olarak katılmak istediklerini bildirebilirler. Katılan herkese, iyi eğlenceler ve bol keşifler diliyorum. Umarım, herkesin faydalanabileceği bir etkinlik ve doyabileceği bir edebiyat yemeği yaparız. Hazırsak başlıyoruz! Etkinlik kapsamında okuyacağımız kitaplar ve etkinliğe katılanlara bakmak için: #28130221 "Bizi tek başımıza bırakın, elimizden kitapları alın o saat şaşkına döner, ne yana gideceğimizi, kimden yana çıkacağımızı, kimi sevip, kimden nefret edeceğimizi bilemeyiz." demiş Dostoyevski. Haydi hep birlikte kitapları elimize alalım!!!
Nadirattan Sevgiler
kumsaldaki kum tanesi gibi yalnızlığımız aynı güneşin altında aynı deryanın seyrinde esmer gecelerimizde esen meltem senden bana benden ona ve aynı ayakların altında ezilmişliğimiz
Reklam
Namaz
Namazda huzurdayız ama kimin huzurunda durduğumuzdan gafiliz. Bunun için ikâme edilen bir miraç değil namazlarımız;aradan çıkarılan bir borç gibi. Ah bir anlasak,namaz seccadeyi serdiğimiz anda değil,selam verip seccadeden kalktığımız anda başlar.Bu idrak, böylelikle bizim iki namaz arasında geçen vakitlerimizi de kulluk şuuruna yükseltir. Namazın
''Mendil alır mısın abi?'' dedi, kirli ama güzel yüzüyle. ''Yok'' dedim, ''Sağ ol, sağ ol, benim var'' ''Olsun sonra kullanırsın'' dedi titrek sesiyle. ''Peki'' dedim, ''Ver bir tane''
Söyle bana hindiba
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yârim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedî tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir karadelikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Nazım Hikmet bir şiirinde ; ' Gittiğim eğer bensem söyle bana kimden gittim ? Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim. ' diyor. O da uzağı hiç gidemiyeceği yerler sanmış bizim gibi. ( Meğer uzak, ' Bir yüreğin başka bir yüreğe varmadığı yermiş.' ) Cemal Safi ise bu durumu çok iyi anlamış ve şöyle özetlemiş ; ' Vurduğun her yerden gül biter sanma. Sen beni ilk defa yaralamadın, ben sana kul köle olurdum ama sen bana bir günlük yar olamadın ..'
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.