Bütün bu yazdıklarım tatsız bir etki yaratacağına da eminim,zira hepimiz yaşamla bağını az ya da çok kaybetmiş,kör topal idare eden insanlarız.Hatta yaşamdan öylesine kopuğuz ki,gerçek “canlı hayata” karşı adeta tiksinti duyuyor,bize hatırlatılmasına dahi katlanamıyoruz.Öyle bir hale gelmişiz ki,gerçek “canlı hayat” bize adeta bir iş,bir ödev
İhsan Bey, Hayatta belki bir daha size tesadüf edemeyeceğim, yahut edersem de sizi tanımamış gibi görünmek lazım gelecek. Fakat benim için divanıharp karşısına çıkmaya hazırlandığınız bir günde yine beni andığınızı unutmayacağım. Kimden olduğunu söylememek inceliğini gösteren bu güllerin bir küçük yaprağını defterimde, hatıranızı da, en temiz bir şey gibi kalbimde saklayacağım.
Sayfa 399 - İnkılap Yayınları, Reşat Nuri Güntekin, Bütün Eserleri, ÇalıkuşuKitabı okuyor
Reklam
Dini kitaplar okuyanlar
Kimsenin ne okuyup okumayacağına, en azından burada, karışacak değilim elbet. Ama iletiler kısmında falan, sayfayı yeniledikçe ister istemez önüme düşüyor bi şekilde. said nursi'den, molla bilmem kimden alıntılar gırla. Hayata dair bir şeylerin, neyse artık o şeyler, bu gibi sarıklı cübbelilerden öğrenileceğini düşünmüyorum. Bilmem kaç karısı olan adamdan sevgi sözleri, bilmem kaç çocuğu olandan evladın imtihan olduğu falan gibi zırvalar duymak istemiyorum. Hayata dair merak edilen, yol gösterici olacağına inanılıp aranan o şeylerin de bu gibilerden sadır olabileceğini sanmıyorum zaten. Damdan düşenin halinden damdan düşenin anlayacağı gibi, bu tiplerden de ancak bir dolu kafa karışıklığı kalır elde. Allah sevgisi ise aradığınız, onu içinizde aramalısınız. Hayat yolunda bir tavsiye ise, yaşayandan, çekenden, bedel ödeyenden dinlemek gerekir. Aşkı Mecnun'a mı sorarsınız mesela, yoksa bunlara mı? Edebiyat bunun için var arkadaşlar. Sayısız roman, şiir bunun için yazıldı. Kazancakis'in herhangi bir romanı mesela, bu sakallılardan daha çok şey anlatır size. Kalın kalın, şamua kağıda basılı, ciltli, yaldızlı koca kitaplarla zaman harcayacağınıza naçizane edebiyat okuyun derim. On ciltte anlatılamayan şeyi iki mısrada okursunuz yeri gelir... yunus'un da dediği gibi: "hakikat bir denizdir, şeriattır gemisi Çokları gemiden çıkıp denize dalmadılar." Hakikat denizine dalabilmeniz dileğiyle...
Kemal Tahir Özcan'dan Şehrazat
Nerden öğrendin böyle, ışıl ışıl bakmayı? Kimden öğrendin söyle, gönüllere akmayı? Aslı' mısın sen nesin, Keremin var mı senin? Cennetten mi geldin sen, İrem'in var mı senin? Ferhat senin için mi, dağları delip geçti? Kamber senin için mi, baldıran zehri içti? Şeytan mısın, peri mi, insan misin, can mısın? Girdiğin gönüller de, taht kuran sultan mısın? Padişah kızı mısın, bu ne endam bu ne hal? Hakikat olamazsın, ya destansın ya masal.
•Hayatın Anlamı (Tüm Bölüm) Her birimizin önemli olmayan deneyimleri buruşturup bir kenara atan karmaşık ve gelişkin bir iç sistemi vardır. Önemli deneyimlerse izlediğimiz filmler, okuduğumuz romanlar, dinlediğimiz konuşmalar ve keyfini sürmek istediğimiz birkaç hayalin birleşiminden oluşur. Bu hikaye bize kimi seveceğimizi, kimden nefret edeceğimizi ve kendimizi nasıl baş edeceğimizi söyler. Bu hikaye uğruna, gerekirse canımızı bile feda ederiz. Her birimizin kendini özlü bir rolü vardır; kimi bir trajediyi yaşar, kimileri sonu gelmeyen dini bir dramada rol alır, bazıları hayatı aksiyon filmi misali sürdürürken pek de azımsanmayacak bir grup da bir komedi değmişçesine yaşar gider. Sonuçta hepsi birer kurgudur.
Sayfa 316Kitabı okudu
Bizzat ben kaos ve özgüvenin vücut bulmuş hali değil miyim? Bu roman da sadece ondan ibaret değil mi? Of, ben neden her şeyi bir sonuca ulaşmakta bu kadar aceleciyim? Neden tüm düşüncelerimi bir hükme bağlamadan yaşayamıyorum? Böylesine bir huyu kimden aldım?
Reklam
"Bu derin aldanış kimden kalmadır?"
Kartallar uçar mı bir harâbeden Köprülerden benim yarim geçer mi Sen neden bu kadar güzelsin, bilmem Taşırsın yeryüzüne ebedi tohumları Ben ise kuruyacak bir suyun mahkûmuyum Avuçlayıp öpüyorum kumları Bir kara delikten bakarken hayat Meydan okuyanlar kim bu serâba Söyle bana hindiba Sen nasıl bu kadar ceylan koşması Sen nasıl bu kadar yollar
Darmadağın
Hava tüm gün 40 dereceden fazlaydı. İçimden "bu Mersin sıcağı da temmuz ayında daha fena oluyor" derken birden kapı çaldı. Oysa kimseyi beklemiyordum. Kapıyı açtığımdaysa karşımda birisini beklerken bir zarf görmüştüm. Pembe bir zarf. Merakla içini açıp okumaya koyuldum. 3 sayfa mektup vardı içinde. Özensiz bir el yazısı, yanlış imla
"Kimden olduğunu söylememek inceliğini gösteren bu güllerin bir küçük yaprağını defterimde, hatıranızı da, en temiz bir şey gibi kalbimde saklayacağım..."
Sayfa 399Kitabı okudu
Reklam
“Ağaefendi durdu, yüzü acılaştı, “İsmail,” dedi. “O adam İsmail öldürmüş, yani öldürmekten beter etmiş. Bunu da devletin candarmalarına yaptırmış. Bütün mücadelesine rağmen ne candarmalara bir şey yapmışlar, ne de o adama. O zulüm gibi Yunanistan’da bile böyle bir zulüm görülmemiştir. Bu kuvveti, bu adam kimden alıyor?“ Poyraz: “Yakında Halk Fıkrasının kasaba reisi olacakmış. Kasabada böyle bir şayia dolaşıyormuş. Kuvvetini bu şayiadan alıyor. Bu sebepten ona kimse dokunamıyor.“ “Dediniz ki o bir asker kaçağı.” “Asker kaçağı. Bu kasabada da onun asker kaçağı olduğunu bilmeyen kimse yok.” Sonra istiklal harbi bitince Kavaklızade Remzi Bey’in nasıl milli kahraman olarak kasabaya girdiğini, Halk Fırkasının başı olacağını, Fırrayı kimlerin, niçin kurduğunu, kasabada Fırka reisinin en büyük güç olabileceğini anlattı. Musa Kazım Ağaefendi: “Anladım,“ dedi. “Her şeyi çok iyi anladım. Biliyorum,“ dedi, “biliyorum. Her zaman, her şeyde böyle olur.“
Arada bir deniz dalgalı derin Aradığım huzur karşı kıyıda... Boğuldum bağrında gamın kederin Beklediğim Hızır karşı kıyıda... Ne kayık var,ne köprü var geçecek Yol bilemem bu berzahtan kaçacak
Bizi biz yapan şeyler neler? Mizacımız, yeteneklerimiz, yapmızda bulunan ruhsal niteliklerimiz. Her birimizin kendine has özellikleri var. Aynı olaya her birimizin farklı tepkiler göstermesinin sebebi bu. Bir olay yaşadığımızda o olaya hangi tepkiyi vermemizin doğru olduğunu belirleyen nedir? Diyelim bir hırsızlığa, cinayete, yalana, haksızlığa şahit olduk buna karşı doğru tepki nedir? Mizacımız ne olursa olsun hırsızlığı, cinayeti, yalancılığı görmezden gelebilir miyiz? Belki birisi bu durum karşısında çok heyecanlanır, birisi soğukkanlı şekilde yaklaşır ama mizacımız ne olursa olsun bazı doğrular ve yanlışlar vardır. Bir olayın ahlaklı mı ahlaksız mı olduğunu düşünmemize yol açan mizacımız değil karakterimizdir. Hırsızlık her zaman yanlış mıdır? Hırsızlığı kimin yaptığı, kimden çaldığı, çalanın yakınımız olup olmadığı, çalma eyleminin iyi bir şey için yapıp yapmadığı. malı yada parası çalınan kişinin iyi veya kötü bir kişi olması. Tüm bunlar aynı hırsızlık olayının farklı değerlendirmelerine yol açacak faktörler değil mi?
Fakat neden gitmeliyim o yere? Müsaade kimden? Aeneas değilim, Pavlus değilim ben; Ne kendim ne başkası görür bende kıymet bu türden Rıza gösterirsem o halde çıkmaya bu seyahate, Korkarım ki teşebbüsüm olur delice ve beyhude.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.