Ben hâlâ öğütülen anılarıma değil
değirmene inanırım
bu derin aldanış kimden kalmadır
bu uzaklık, bu diba
Söyle bana hindiba
Sayfa 12Kitabı okudu
Bizim Yunus!
"Sözgelimi Antik Yunan filozoflarından Pythagoras, Mısır'dan öğrendiği bilgelik yöntemini Yunanistan'daki Orpheusçu tarikat yapısıyla harmanlayarak yeni bir yaşam tarzı öneren mistik ve eğitim amaçlı bir tarikat kurmuştur. Onun bilgelik yolcusu talipleri, ancak yıllarca süren birçok ön eleme ve eğitimden geçtikten sonra, çok değer verdikleri mürşitlerinin sesini duyup, yüzünü görme şerefine nail olabilmiştir. Başına buyruk biçimde resmedilen Sokrates'in bile kendisine referans aldığı, yaşamını o yol üzere şekillendirdiği, ete kemiğe bürünmemiş olsa da bir mürşidi vardır. O ömrünün ilerleyen çağlarında bile henüz Delphoi tapınağındaki "kendini bil!" sözüne layık olmadığını dile getirerek hayıflanır. Yani sonuç olarak talip bu yolda, mürşidinin sözleri ve eylemleri aracılığıyla pişerek olgunlaşır. 
Yunus Emre , bu nedenle mürşidi Tapduk Emre'ye karşı derin bir hürmet ve sevgi beslerken kendi bilgeliğinin kökenini soranlara da şu dizeleri ile mürşidini gösterir:
Kadılar, müftiler cümle geldiler
Kitablarını herkes yire kodılar
Sen bu ilmi kimden aldın didiler
Bir kâmil mürşide varmayınc'olmaz "
Ömer Mızrak
Ne Akilem Ne Divane
Ah ! Canımı yaktın Fantine
"
Başına gelen bu felaketin anlamı neydi?
Toplum bir köle satın almıştı.
Kimden?
Sefaletten.
"
Sayfa 225 - Türkiye iş Bankası yayınlarıKitabı okuyor
''İnsanların yürekleri serttir, taştandır,'' dedi içini çekerek. Ama Tanrı sizinle, korkmayın, sizi rahat bırakmayanlara her seferinde şöyle deyin: 'Bu dünyaya eziyet çekmek, öldürmek ve fethetmek için geliyoruz? Korkacak neyiniz var? Hiç. Kimden korkacaksınız? Kimseden. Niçin mi? Çünkü Tanrıyla gücünü birleştiren kişinin üç ayrıcalığı vardır: gücü yokken her şeye gücü yeter, şarap içmeden sarhoş olur, ve hayatı ölümsüzdür.''
Sayfa 279 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Bizi tek başımıza bırakın, elimizden kitapları alın o saat şaşkına döner, ne yana gideceğimizi, kimden yana çıkacağımızı, kimi sevip, kimden nefret edeceğimizi bilemeyiz. İnsan olmak, yani gerçek, kendi vücuduna sahip, kanlı canlı bir insan olmak dahi bize güç geliyor; bundan utanıyor, ayıp sayıyor, bildik, genel anlamda insan olmaya çabalıyoruz hep. Aslında biz ölü doğmuş
yaratıklarız; zaten çoktandır canlı olmayan babalardan dünyaya geliyoruz ve bundan da gittikçe daha çok hoşlanıyoruz. Bundan zevk alıyoruz. Yakında bir kolayını bulup doğrudan
doğruya fikir dölleri olarak dünyaya geleceğiz. Ama yeter bu kadar; daha fazla "Yeraltından" yazmak istemiyorum ...
235 gün oldu!
Sözde 57 İslâm lideri nasıl böyle siyonizme esir oldu?
Bu kadar nasıl korkmaya başladı kurayza'nın köpeklerinden?
Kul korkusu Allah korkusunun önüne geçince böyle zillet oluyor.
Biz kimden korkuyoruz?
Resûlullah ﷺ şöyle buyurdu:
“Cihadın en faziletlisi, zâlim sultanın karşısında hakkı ve adaleti söylemektir.”
(Ebû Dâvûd, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 13.)
Arkadaşlar, herkes birleşmeden, eyleme geçmeden yana. Ben şunu anlayamıyorum, kimden bekliyorsunuz bunu? Saatler önce yazdım, toplanıp birleşelim ve bir şeyleri değiştirme yolunu tercih edelim; mesaj yoluyla ulaşın dedim, bir tane ulaşan yok.
Adam olan herkesin vicdanı gerçekten dayanamıyor, Yahudi zalimlerin bu derecede vahimleşen işleri, sınır tanımaz halde. Fakat bizlerin bu şekilde aymazlığını da gözden geçirmemiz lâzım.
Devletlerden, seçtiğiniz, seçemediğiniz adamlardan somut bir eylem bekliyorsanız, çok beklersiniz; hepsi koltuk sevdalısı, mutlu yaşama meraklısı. Diğer ülkeleri geç, kendi ülkelerinde savaş olsa, çocuklarını mutlu yaşasınlar diye lüks içinde yaşatırlar.
ONLAR
Kimden isteyeyim, bilmem ki kimden
Hangisi Süreyya, hangisi Zuhal
Bilmezler ki alev dolu kalbimden
Onlara yazıldı bu son arzuhal
Birisi geçmişe götürür beni
Birisiyle çıkar yolum yarına
Bilmezler, ârafta kalan bu teni
Terk ettim onların rüyalarına
