En ağır adaletsizlik adelet arayışından gelmiştir
Lakin adalet, karmaşık bir kelimedir. Kime göre adalet, neye göre? Dünya tarihinin en katı bağnazları, fanatikleri, kendi kafalarındaki 'adalet' uğruna en ağır adaletsizlikleri işlemişlerdir."
Sayfa 285Kitabı okudu
Acıların, parçalanmaların dev aynasında kimselerin görmediği detayları sezen haysiyetli bir hassasiyeti vardı. Mesela, bir gün Cemil Hocanın yanında, “Ortadoğu” kelimesini telaffuz ettim. Bana dedi ki, “Ne Ortadoğu’su evladım, neye göre Ortadoğu, kime göre Ortadoğu? Yani sen buralısın, buradasın, Ortadoğu denilen yerdesin. İngiliz bir kavram atıyor orta yere, sen kendini o kavramla tanımlıyorsun. Yani başka türlü bir sömürüye ihtiyaç yok ki bu insanın kendi kendini sömürgeleştirmesidir. Başka bir sömürüye ihtiyaç yok.” Doğrusunu isterseniz prangayı gereksiz kılan, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek açısından haritaların varlığını tartışmaya açmak değerli ve bambaşka bir şeydir. Oysa bizler çoğu zaman fikri vicdanımızı öteleyerek diyoruz ki “Nihayet bu kavram bir şey değil ki, onu da kullanırsın, bunu da. Hâlbuki biz öyle söylediğimizde öyle olmuyor. Başka bir ifadeyle kavramsallaştırmayı kim yaparsa, hadiseyi o sürüklüyor ve onun üzerinden cereyan ediyor. Siz onun ancak muhalifi olabiliyorsunuz. Muhalif olmaksa eğer çok ciddi bir muhalefet değilse, mevcudu, muhalif olduğunuz şeyi üretmekten başka bir işe yaramıyor. Netice itibariyle batılılaşma diyoruz, çağdaşlaşma diyoruz, modernleşme diyoruz, postmodern diyoruz, deniliyor. Netice itibariyle bunlar birbirinin güzellemesidir
Sayfa 36 - Cevat ÖzkayaKitabı okuyacak
Reklam
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Gerçekleştirmekte olduğumuz bir eylem sırasında, alakasız şekilde içimizde başka olaylar yaşatıyoruz. Kaldırımdaki izmarit ve çekirdek kabuklarını süpüren görevli, belki de o sırada sabah erken saat olmasının mahmurluğuyla, henüz yeterince kortizol salgılamadığından olsa gerek, işlemiş olduğu, kendince “günah” olarak adlandırdığı yaşanmışlıklarını içinden geçiriyor (süpürüyor) olabilirdi. Sonuçta “günah” kime göre ve neye göreydi? Mensup olduğu din, inanç ya da felsefeye göre mi yoksa inandığı yaşanmışlıklar ve insani duygu-düşünce akımlarına göre mi? Herkesin kendine göre tarttığı ve hayatına uyarladığı “günah”ları var diye inanıyorum. Hatta bunların günah olup olmadıklarına kendimizi gayet net ve kısa bir şekilde ikna edebileceğimize de. Ayrıca, hepimizi Allah afetsindi.
M. Sait Çekmegil (1921-2004), Malatyalıdır. İlkokuldan sonra öğrenime devam etmemiş, kendi kendini yetiştirmiştir. Mesleği terziliktir. Malatya'da tasavvuf karşıtı bir din anlayışının öncülüğünü yapar. Dinî konularda çok sayıda eseri vardır. Şiir kitapları: Gizli Bir Ses Dedi ki (1948), Ruhta inkılâp (1948), Aramızdaki Fark, Bir Nur
Hayatın içinden
Amacını, değer yargılarını kendisi belirleyemeyen biri toplumun amacını hedef olarak kabul edecek ve genel kabulün değer yargılarına göre davranacaktır. Kendi amacını kendi belirlemeyen, yeteneklerini gerçekçi değerlendirebilen ise toplum içerisindeki saygınlığını ve pozisyonunu net bir şekilde belirleyebilir. Hayatın içindeki konumunu belirleyebilmek için kendine şu iki soruyu sorarak cevap arayabilirsin: ''Hedefim Nedir?'' Kendi imkanlarını değerlendirmeli, tercihlerindeki sıralamaları amacına göre şekillendirmelisin. Amacını belirlerken özgün olmalısın. Kimliğine ve taşıdığın değerlere uygun, bir o kadar da büyük hedefler çizmelisin. Hayatın içinden konumunu belirlemek için kendine sorman gereken ikinci soru: 'Doğruları ve yanlışları kime- neye göre belirlemeliyim?' Doğru ve yanlışları îmani ve ahlaki değerlerine göre belirlemelisin. Böylece genel kabullere göre değil doğruya göre davranışların şekillenmiş olur. Kendisi bu sorunun cevabını bulamayan insanlar toplumun beklentileri karşısında kafaları karışır. İstemedikleri gibi davranmak, inanmadıkları gibi yaşamak zorunda kalırlar.
Sayfa 184 - Tahlil yayınlarıKitabı okudu
Reklam
732 öğeden 711 ile 720 arasındakiler gösteriliyor.