19. Ayet ۩ Hayır! Ona itaat etme ve secde et ve yakın ol. Hayır, hayır, asla. Kellaa bir şeyi tamamen önemsememe, umursamama anlamında kullanılıyor. Önemsiz bir şey, endişelenme, bırak onu, bu adam hiçbir şey. Ebu Cehil ve onun düşmanlığı hiçbir şey. Aklına girmesine izin verme. Laa tutı’hu. İte’a Arapçada sadece takip etmek demek değil.
Sayfa 31
Ne zaman dua etmiştir insan? Ve ne için dua etmiştir?Görürüz ki, insan neyi âlemlerin Rabbine nisbet etmişse onun için dua etmektedir. Neyi O’ndan biliyorsa, onu O’ndan istemektedir.Buna karşılık, neyi kendi başına kotaracağına eminse kişi, orada duası yoktur.Neyi bir başkasından umuyorsa, orada da duası yoktur.İnsanoğlu, eşyanın ne kadarını Allah’tan biliyorsa, o kadarını O’ndan istemektedir.Bu bakımdan duamız, en temelde imanımızın derecesini bize gösterir.Beraberinde, kulluk idrakimizin derecesini.Kime kul olduğumuzu…Kulluğumuzun ne kadar farkında olduğumuzu…
Sayfa 123 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kuran'dan Ayetler - 398 (Yasin Suresi)
﴾60-61﴿ Ey Âdemoğulları! Size “Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır; bana kulluk edin, doğru yol budur” dememiş miydim? ﴾62﴿ Nitekim o şeytan sizden nice nesilleri saptırdı. Hiç aklınızı kullanmıyor muydunuz! ﴾63﴿ İşte size bildirilen cehennem bu! ﴾64﴿ İnkârcılıkta ısrar etmenize karşılık girin oraya! ﴾65﴿ O gün onların ağızlarını mühürleriz; yapmış olduklarını elleri bize anlatır, ayakları da tanıklık eder. ﴾66﴿ Dilesek (dünyada da) gözlerini büsbütün kör ederdik de yolu bulmak için çabalayıp dururlardı; ama o takdirde nasıl görebileceklerdi ki? ﴾67﴿ Yine dilesek oldukları yerde onların mahiyetlerini değiştirirdik de (taş gibi) artık ne ileri gidebilirler ne de geri dönebilirlerdi. ﴾68﴿ Kime uzun ömür verirsek onu yaratılış çizgisinde tersine çeviririz. Hiç düşünmezler mi!
SOSYAL YÜZSÜZLÜK  Bir milletin dertlerini açık yürek ve iyi niyetle konuşmak varken, eksiklerle yanlışları yurtseverlik duyguları içinde tenkid etmek dururken her konuyu, her çareyi yalnız kendisi bilirmiş gibi tavır takınıp da kendisi gibi düşünmeyenlere hınçla, kinle saldıran, iftira atan o türedi yok mu, işte vatan haini, millet düşmanı
Dicle Kıyıları
... Dicle, Diyarbakır'da bölük bölük olmuştur. Beş koldan, altı koldan yürüyor. Suyun Diyarbakır'da yayılması çok işe yarıyor. Yazın sular kesilince, işte o bildiğimiz Diyarbakır karpuzları, bu çekilen suyun yerine, kumluklarına ekiliyor. Dünyanın hiçbir yerinde Diyarbakır karpuzu büyüklüğünde karpuz elde edilemiyor. Niçin Diyarbakır'da da başka yerde değil? Bu bir sır mı? Yok böyle bir şey. Burada kime sorarsan sor, bu karpuzların nasıl ekildiğini size söyleyiveriyor. Biri şöyle anlattı, ama bu bir karpuzcu. İnce kuru yüzlü, yanağında şark çıbanı izi olan bir adam. "Gardaş," dedi, "karpuz ekilecek kumluk iki türlüdür. Birisi suyun işgal edip de, yazın çekildiği yer. Buna Kılıç derler. Öteki de asıl Dicle kenarları. Karpuz Kılıç denilen yerde daha iyi olur. Karpuz ekilecek yer dümdüz ve çakıllı olmalıdır. Ama ufak çakıllı. Burası iki kürek boyu uzunluğunda, yani bir buçuk metre, iki kürek ağzı genişliğinde, yani yarım metre su çıkıncaya kadar kazılır. Kazılan yere kuyu derler. Kuyunun biri başucunda, biri de ayakucunda iki yastık bırakılır. Yani bu yastıklar su çıkmamış topraktır. Yastıklara üçer tane fidan dikilir. Ekildiğinin ikinci gününde yanmış, yani eski hayvan gübresiyle gübrelenir. Bir hafta sonra da hayvan ve güvercin gübresi kumlu mille karıştırılarak verilir. Bu zaman içinde kuyunun içindeki su kurumuştur. Birkaç sefer daha gübre verilir. Tamam. Kırk günü say. Karpuz olmuştur. Dağ gibi. İnan beyim senin kadar olmuştur. Aha böyle böyle." ...
Sayfa 13
Hakk’ı tanımak gerek.Kime kulluk ettiğini bilmeli insan.Rabbini sevmeli ki… Yüreğinde ondan gayrı hiçbir sevgi kalmamalı.
Sayfa 101Kitabı okudu
Reklam
229 öğeden 161 ile 170 arasındakiler gösteriliyor.