Az ötede bekleyen ölümün gölgesi üzerine düşmüşken bir yüz nasıl da sessiz ve tenhadır. Mezarlıktan ayrıldıktan kısa süre sonra ölümü unutup hayatını kaldığı yerden sürdürecek birinin yüzü değildir artık. Ne sevecekse şimdi sevecek, sevinecekse şimdi sevinecek. Sonrası yoktur! Bilir bunu.
Öyle ya; bu zavallı kuşlar karanlık ruhlarımızı aydınlatsın, yalnızlığımızı avutsunlar istiyoruz. Bir yalnızlığın içinden alınıp başka bir yalnızlığın içine atılınca bunu nasıl yapsınlar? Kuşları seviyoruz ama bize sığındıklarında onları alıkoyup özgürlüklerini kısıtlayacak kadar da benciliz.
Bu dünyaya niçin geliyorlardı? Sınanmak için. Herkes günahının yükünü öyle ya da böyle çekecekti. Aslında aklını kurcalayan çok şey vardı ama tam emin olamadığından dillendiremiyordu.