Hiçbir şey temiz topraklar kadar güzel kokmaz,üzerine yağmur yağmış taze çiçekler hariç tabii.Yağmurlu günlerde fundalıklara gezmeye çıkarım ve çalıların altına uzanıverip fundalıkların üzerine düşen damlaların yumuşacık sesini dinler ve koklar dururum.Annemin dediği gibi ,burnunun ucu bir tavşanın ki gibi titrer. Syf.100
Olaylar toprağın altına gömülü olan anahtarı Mary nin bulması ile başlar.
Bu öyle bir kapıdır ki bizi biz yapan toprağın, kuşun kısaca hayata dair ne varsa bu kapının ardında ki bahçededir.
Bahçe ,insanın unutulan kalın duvarlar örülen tabiattan koparılmış diğer yanıdır .
Mary gri ölmek üzere olan bu güllere can suyunu verirken yüreğimizin susuz kaldığını hatırlıyoruz.
Ölmek üzere olan bir bahçenin adeta insan ruhunun ( betonların arasına sıkıştırılmış topraktan mahrum kalmış o yanımızın) nasıl da bu bahçedeki her değişimle iyileştiğini kurtulduğunu arındığını hissediyoruz .
Mary ve arkadaşının her toprağa dokunmasında
her kuş ile cıvıldaşmasında benim ruhum ısınmıştı .
Hepimizin bir yerlerde bekleyen COLİN imizin olduğu ve ona ulaşıp sımsıkı sarılmak içinde Mary kadar cesur ve azimli olabilmemiz gerçeğini hatırlatıyor bizlere .
Mary başardı ,darısı bizim başımıza.♡♡♡♡☆☆☆☆☆
Kabartılmış toprağın kokusunu seviyorum .
Hele de o güzel eski duvarların arkasına geçtiğinde kimsenin onun nerede olduğunu bilmediğini hissetmekten daha da çok hoşlandığı.Dünyanın dışında, bir masal diyarına kapanmak gibi bir şeydi bu.
Eğer sevilmeye alışık bir kız olsaydı kalbi burulabilirdi.
Çağla Fulya kaleminden 
Siyahın Kelebeği kitabının yorumu ile geldim
Mayıs ayının sıradaki kitabı 2024 yılı basımlı 270 sayfalık aşk dolu bir kitap𐦍
ʚɞOtuz yaşında, siyaha çalan iri kahverengi gözleri, uzun boylu, kaslı, yapılı, geniş omuzlu, tam seyirlik bir adamdı Tolga. Takı tasarımı, mücevher üzerine olan Safir
