Bugün annem dayanamadı; ne yazdığımı sordu. Ona nasıl anlatsam? Bütün hayatımı birlikte geçirdiğim ve beni gerçekten seven bu insana hiçbir şey anlatamamak ne kötü. Ondan farklı gelişmeye ne zaman başladım? Bu ayrılık nasıl doğdu? Hiç anlamıyorum. Bir gün baktım, iki yabancı olarak yaşıyoruz aynı evde. Aslında kimseye bahsetmedim kendimden. İstemiyorum da.
( İnan ben de bilmiyorum Selim bu sorunun cevabını ama bilmek istemezdik bunu da biliyorum.)
Bütün hayatımı birlikte geçirdiğim ve beni gerçekten seven bu insana hiçbir
şey anlatamamak ne kötü. Ondan farklı gelişmeye ne zaman başladım? Bu ayrılık nasıl doğdu? Hiç anlamıyorum. Bir gün baktım iki yabancı olarak yaşıyoruz aynı evde. Aslında kimseye bahsetmedim kendimden, istemiyorum da. Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi.
Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım…
Babamı kesin severdin. Sana ondan hiç bahsetmedim; çünkü eğer mümkünse ben ne sana ne de kimseye hiçbir şey anlatmam. Çocukluğumda o kadar uzun süre sustum ki, daha sonra konuşmasını öğrenemedim; ben ya yalan söylemesini ya da susmasını bilirim.
Onu bırakıp gittiğimde çok ağladı
her gözyaşına, her
umutsuzluğa defalarca kez düştü
Düştü de çıkmak bilmedi de.
Kimseye ondan bahsetmedim de,
oysa bütün kuşlara, kelebeklere,
çiçeklere adımı fısıldadı de.
sönmedi, Dinmedi Bir an dahi de.
Gitmedim, Sormadım, Aramadım de
Kül oldu, yandı kavruldu de
Hayatı vardı, İçinde var olan her
şeyiyle yıktım, viran ettim de.
En büyük hayali yağmurda başını göğsüme
yaslayarak bir bankta oturmaktı.
Bu yüzden yağmurları hiç sevmedi de.
Onu bırakıp gittiğimde çok ağladı
her gözyaşına, her
umutsuzluğa defalarca.
kez düştü Düştü de çıkmak bilmedi de.
Kimseye ondan bahsetmedim de,
oysa bütün kuşlara, kelebeklere,
çiçeklere adımı fısıldadı de.
Ben de sonumun yaklaştığını düşünüyorum. Yıllarca bekledikten sonra, günlük tutmak gibi sevimsiz bir işe bir önseziyle girişmiş olmalıyım. Her zaman kendimi kendime açıklamaktan korkmuşumdur. Artık korkacak bir Selim kalmadı geriye. Tükendi. Yalnız kaldığım zaman kendimi kötülemeden edemezdim. Yeteri kadar yapamadım bu işi. Daha cesaretli olmalıydım. Şimdi kötülesem de neye yarayacak?
Bugün annem dayanamadı; ne yazdığımı sordu. Ona nasıl anlatsam? Bütün hayatımı birlikte geçirdiğim ve beni gerçekten seven bu insana hiçbir şey anlatamamak ne kötü. Ondan farklı gelişmeye ne zaman başladım? Bu ayrılık nasıl doğdu? Hiç anlamıyorum. Bir gün baktım, iki yabancı olarak yaşıyoruz aynı evde. Aslında kimseye bahsetmedim kendimden. İstemiyorum da
Bütün hayatımı birlikte geçirdiğim ve beni gerçekten seven bu insana hiçbir şey anlatamamak ne kötü. Ondan farklı
gelişmeye ne zaman başladım? Bu ayrılık nasıl doğdu? Hiç anlamıyorum. Bir gün baktım, iki yabancı olarak yaşıyoruz aynı evde. Aslında kimseye bahsetmedim kendimden. İstemiyorum da. Yatağımın karşısında bir pencere var. Odanın duvarları bomboş. Nasıl yaşadım on yıl bu evde? Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? Ben ne yaptım? Kimse de uyarmadı
beni. İşte sonunda anlamsız biri oldum. İşte sonum geldi. Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.
Olur da bir gün biri çıkar da sorarsa beni şayet, Seni ne çok sevdiğimden bahset. O seni deli dolu severken Sevgimden boğulduğundan bahset.
“En saf, En temiz duygularla tepeden tırnağa âşıktı bana” de. “Ben geçtim, o geçmedi” de. Anlatabilirsen Aşkı anlat ona. Senin için nasıl deli divane olduğumu anlat. “Aramadım Sormadım” de. Oysa her telefon