Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Kimsin sen?" Okyanus sanılan bir karanlık.
Sayfa 383Kitabı okudu
"Sen sensen ben kimim? Ben bensem sen kimsin?"
Sayfa 185
Reklam
Eski kralların saraylarında bile senin kadar gülünç bir dalkavuk bulunamazdı .Bana vatan haini diyen sen kimsin? Baban Lidyalı bir lağımcı, anan Mısırlı bir esirdi. Ananın anası da Amurru'dan gelmiş bir fahişe idi. Yüzde yüz yabancı bir adam olduğun halde benim gibi su katılmamış bi Hatti'ye vatan haini diyorsun. Hangi vatanın haini? Liddya'nın mı Mısır'ın mı Amurru'nun mu? Bu vatanın sahibi benim! Sen burada sığıntı olduğun halde bana vatan haini diyorsun. Sen vatanın ne olduğunu biliyor musun? Vatan suçlulardan alınan rüşvet değildir. Vatan ataların kılıcı ile alınan ve kanla korunan topraklardır. Senin atalarından bu toprak için ölmüş kimse var mı? Ben sana cevap vermeye mecbur değilim. Beni sorguya çekmek için Hatti kanı taşıyan bir hakim gelsin.
Kimsin sen? Cevap verdim, çok net. Benim...
Sayfa 133
Şilka güldü. Başhâkimin yüzüne keskin keskin baktıktan sonra tok bir sesle cevap verdi: - Eski kıralların saraylarında bile senin kadar gülünç bir dalkavuk bulunamazdı. Bana vatan haini diyen sen kimsin? Baban Lidyalı bir lâğımcı, anan Mısırlı bir esirdi. Ananın anası da Amurru'dan gelmiş bir fahişe idi. Yüzde yüz yabancı bir adam olduğun hâlde benim gibi su katılmamış bir Hatti'ye vatan haini diyorsun. Hangi vatanın haini? Lidya'nın mı? Mısır'ın mı? Amurru'nun mu? Bu vatanın sahibi benim! Sen burada sığıntı olduğun hâlde bana vatan haini diyorsun. Sen vatanın ne olduğunu biliyor musun? Vatan suçlulardan alınan rüşvet değildir. Vatan ataların kılıcıyla alınan ve kanla korunan topraklardır. Senin atalarından bu toprak için ölmüş kimse var mı? Ben sana cevap vermeye mecbur değilim. Beni sorguya çekmek için Hatti kanı taşıyan bir hâkim gelsin.
Sayfa 46 - Dalkavuklar Gecesi, 6- KurultayKitabı okudu
Artık başka biriyim. Bir önceki güne göre farklıyım. Yarınım, bugünüme zıt. Dünkü ben, bugünkü ben’e “sen kimsin?” diyor. Her bir an, başka bir tanışma oluyor.’
Reklam
Genellikle gelinin ailesi tarafından dillendirilen "Bir kere evleniyorsun" zehrini alan, zaten tüketmeye kodlanmış her genç, parya olarak çıktığı bu yolda paramparça olarak bir birlikteliği sürdürme telaşına düşüyor. "İkisinin de maaşı var, beraber öderler" diyerek aldırılan ya da yaptırılan her masraf "beraber sürünmeye" zemin hazırlıyor. "Şu da lazım lobisi" mekanları daralttığı gibi kalpleri de köreltiyor artık. Evler "lâzım, alınacak" yargısıyla dolduruldukça, dar geliyor. Bir süre sonra o ev, evli çiftin barınağı olmaktan çıkıp, eşya deposu işlevi kazanmaya başlıyor. Fiyonklu çay kaşığını "başkası ne der?" kafası ile evine alan kadın, "ben bu çay kaşığı ile mutlu olacak mıyım?" sorusunu kendine sorma genişliğini bile elde edemiyor. Çünkü diğer gün kristal bardaklara da ihtiyacı olduğuna inandırılıyor. Tüketmeyenin mutsuz olduğu, kendini yeterince değerli hissedemediği, ruhu bizzat kendimiz tarafından katledilen ruhsuz zamanlar bu zamanlar. Alışveriş merkezlerinden ellerinde poşetler ile çıkamayanlar kendini eksik hissederken, pahalı marka poşet taşıyanlar kendilerini daha değerli hissediyor. Sevmenin fuzuli ama öfkenin çok gerekli olduğu zamanlarda sen kimsin muamelesi görüyor ilişkiler de.
yuhhh. kimsin sen Allah'ın Firavun'u affettiği yerde.. Affet..
Altı ay sonra nişanı attık diye yirmi senedir küs o yengem bana.
Sayfa 14 - Doğan Kitap YayınlarıKitabı okuyor
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.