Breuer yumuşayıp gözlerinin içine baktı; gençliği hep orada bulurdu. Kendine göz kırptı. Sık sık yapardı bunu; bu gözlerde yaşamaya devam eden on altı yaşındaki Josef’e göz kırpar, selamlardı. Ama geçn Josef bugün onu selamlamamıştı! Onun yerine kendisine bakan babasının gözleri vardı; yaşlı, yorgun gözler, halka halka olmuş, şişip sarkmış göz altları, kızarmış gözkapakları.