Hata yapanın adı ne kadar büyükse hata da o kadar büyüktür.
349 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Derler ki, üç şey asla gizli kalamazmış; duman, yalan ve aşk..." "Kiraze"adlı kitabıyla tanıyarak "Ceviz Ağacı" kitabını okuyunca hayran kaldığım #solmazkamuran 'dan okuduğum son #kitap oldu #minta. Yerlilerin dilinde 'yüzen kaplumbağa' anlamına gelerek kitaba adını veren canlılar, yaşamın ve ölümün iziydi sahilde, tıpkı Nada ve Naja gibi . Ait oldukları topraklardan sökülüp alınarak köle olarak satılan bu iki kardeşin yaşam hikâyesini okuyoruz kitap boyunca. Yaşam mücadelesi desek daha doğru olur aslında. Ülkeler ve kıtalar arası değişen yaşam koşulları ve nesiller boyunca izlerini taşıdıkları, farkında olmadan çekildikleri toprakları... İçim sızladı her bir nesilde cereyan eden tamamlanmamış ve yarım kalmışlık duygusuna. Kimi zorunlu ayrılığı yaşadı kimi yanındayken sarılıp dokunamadı. Ama herkes hasreti kendi içinde yaşadı. Tek ölüm eşitledi belki de o sonsuz hırsı. Herkes yaralı herkes eksik ... Kitabın arka sayfasında soy ağacı var onu bilerek dikkatli okunursa kişiler birbirine karışmıyor. Ben onu görmeden kendim çizdim okudukça :) #tavsiyeederim #okuyunokutun Ve son olarak lanet olsun insanları din, dil ve ırk yüzünden ayıran tüm zihniyetlere! Lanet olsun yeryüzünün ana dili sevgiyken onu ten rengine değişenlere! demek istiyorum. Öyle buruk okudum ki kitabı öyle gönlüm ezik öyle zihnim kızgın . Gün ağaçlarının arasındaki mezar taşlarına takılı kaldım. Nada, Amira, Müştak, Nijad, Nay, Rose unutmak mümkün değil... . "Daha önemli şeyler vardı, insanın kafasının karşısındakiyle uyuşması..."
Minta
MintaSolmaz Kamuran · İnklap Kitabevi · 01 okunma
Reklam
352 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İstikamet okyanuslar hemde bir kaplumbağanın sırtında, hadi atlayın... Minta yerli dilinde yüzen kaplumbağa demek. İztuzu kumsalında yumurtalarından çıkıp özgürlüğe doğru koşturan mintalar kadar şanslı olmayan Nada ve Naja apayrı yerlere savrulan iki kardeştir. Köle olarak farklı coğrafyalarda gözlerini açan kardeşlerin yolculuğu ile bende oradan oraya merakla savruldum... Minta yüzdüğü okyanuslardaki değişimleri anlatırken (gemiler ve kirlilik) farklı coğrafyalarda aile olan kardeşlerin etrafındaki değişikliklere de şahit oldum. Savaşlar, buhranlar, ekonomik kayıplar etrafında sevgisizlik en üzücüsüydü. Hepsine çok üzüldüm ama Amira ya, Müştak a, Rose a ayrı bir üzüldüm.. Yeri geldi gözlerimden yaşlar süzüldü. Hele kitap bitmeye yaklaşırken 'hayııır bitmeeee' dedim.. Lauderdale sahillerinden tekrar İztuzu plajına dönen caretta carettaları yani mintaları yumurtalarından çıkarken, denize doğru koştururken görmeyi çok istedim. Minnak mintalar çok tatlı yaaa... İnşallah birgün yumurtanızı çatlatırken görürüm sizi... Yazarı Kiraze kitabı ile tanımıştım. Merakla okumuştum. Kiraze yi de Minta yı da şiddetle tavsiye ederim. Hatta Minta Kiraze den bir tık öne geçti. Kitabın arkasına soyağacı konması çok hoşuma gitti. Oradan büyüyen, genişleyen aileyi takip etmek çok güzeldi.
Minta
MintaSolmaz Kamuran · İnkılâp Kitabevi · 2008187 okunma
390 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
1500 lü yıllarda İspanya kraliçesi tarafından sürgün edilmiş bir grup Sefarad Yahudi ailenin İstanbul’a yerleşmesini ve bu ailenin 3 kuşağının yaşadığı acıklı, yer yer aşk, nefret entrika dolu, başarı ve risklerinin iç içe geçmiş hikayesi.
Kiraze
KirazeSolmaz Kamuran · İnkılap Kitabevi · 20111,252 okunma
"...unutma bedelini ödemeden hiçbir şey elde edilmez."
Sayfa 383 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Ticaret ve para sınır tanımaz, derler efendim.
Sayfa 270 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Reklam
Arada sırada kaşınan bir yanık izi, yağmur yağınca sızlayan eski bir kırık yeri gibiydi mutlu olmak. Salt mutlu olmak diye bir şey belki de yoktu.
Sayfa 238 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Mutlu olmak için bir yığın mutsuzluğu, acıyı yaşıyordu insan; ağır, çok ağır bedeller ödüyordu ve sonra mutlu olduğunda o geçmişi hatırlayıp tekrar acı çekiyordu.
Sayfa 238 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
"Sultan sultandır... Sana, 'kardeşimsin', dese de güvenilmez."
Sayfa 232 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Ordular, bir ülkenin fiziksel gücünün göstergesidir, sanat ve harfler ise yaratıcı gücünün gönülsel ışıklarıdır.
Sayfa 39 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Reklam
Her zaman söylendiği gibi, hata yapanın adı ne kadar büyükse hata da o kadar büyür.
Sayfa 39 - İnkılap YayıneviKitabı okudu
Ecel gelip de vade erince yapacak bir şey yoktu. Düzenlenen cenaze törenleri ne kadar görkemli, mezarlar ne kadar süslü püslü olursa olsun bir kez toprağın altında ebedi uykuya dalınca yoksulla zengin, güçlü ile güçsüz, inançlı ile inançsız arasında hiçbir fark kalmıyor ve her kes sonsuz bir eşitliği paylaşıyordu.
Sayfa 318Kitabı okudu
"Onsuz nasıl yaşayacağım?" "Tanrının bize emrettiği gibi Allegria,acı çekerek,arada bir gülerek."
Sayfa 108Kitabı okudu
Mutluluk ne tuhaf bir şeydi... Mutlu olmak için bir yığın mutsuzluğu, acıyı yaşıyordu insan; ağır, çok ağır bedeller ödüyordu ve sonra mutlu olduğunda o geçmişi hatırlayıp tekrar acı çekiyordu. Arada sırada kaşınan bir yanık izi, yağmur yağınca sızlayan eski bir kırık yeri gibiydi mutlu olmak. Salt mutlu olmak diye bir şey belki de yoktu. Ama salt mutsuzluk vardı. Bundan emindi. Peki niye salt mutluluk olmuyordu?
Sayfa 238Kitabı okudu
Bir ağlayabilseydi, ah bir ağlayabilseydi... Belki gözyaşları biraz olsun yumuşatırdı ruhunun kaskatı acısını.
Sayfa 110Kitabı okudu
273 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.