Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Farklı kurgusu, akıcı dili ile bir kitabın yazarının hapsettiği karakterlerin kaçışlarına şahit oluyorsunuz.
Kahramanlar siz okuyuculardan destek istese de elinizi uzatmak çıkarmak istercesine bir düşünceye düşüyor ancak yazara duyduğunuz merak ile kahramanlarımızdan God ve Guman' ın serüveninde bu güne kadar üzerine bastığınız ne kadar değer varsa sohbetlerinde yakalamanın ve anlamanın keyfini çıkarıyorsunuz. Bir ütopya gibi görünse de anlatılanlar nefes almak yaşamak kadar değerli bence.
Bu dünyayı aslında nasıl kullandığımızdan, çiğnediğimiz önemsemediğimiz, uykuda kaldığımız anlamları sunuyor. Farklı karakterleri de ekleyerek hızınıza ve merakınıza yenilikler ekliyorsunuz.
Bakış açısı ile izler bırakacak bir kitap. Dikkatle ve anlayarak okuyacağınız her satır her paragraf sizi siz yapan etkenlerle çevrili. Sonunda beklenmeyen bir sürpriz ile yazarla tanışıyorsunuz. Zaman ne değerlidir biz insanlar için. Ama hoyratça kullanmayı da iyi biliriz. Size Zaman yolculuğu tadında bir kitap bırakıyorum buraya
İçindeki acı, bedeninde dil olmuştu. Syf 25
Bedensiz yaprağa yağmur taneleri gibi dökülen harfler sayfaları yeşertiyordu. Syf 58
Kaleme otostop çeken karakterleri almazdı yazarlar. Syf 60
Kırık hayaller, kırık camlar gibi keskindir. Syf 61
Her şey merkezde güzeldir. Bunu sağlamak için kişinin merkezini bulması gerekir. Zihin- düşünce sizi etkilemesin. Uyanma zamanı !
Uyuyan bir uykuda uyanmaktır yaşam.
Zamanın tufanından kurtulmak için sığınabileceğim en güvenli yer kitaptı.
Toplam sayfa sayısı 109
10/8⭐
Yıl 1937’dir. Cengiz üniversite bitirip, yurtdışı eğitim programıyla Viyana’ya gitmiştir. Aynı zamanda ülkesine yararlı bir bilim adamı olmak tek hayalidir. Burada bir pastanede hem iş bulmuş, hem de yaşlı sahibine yardımcı olduğu için de evinde kirasız kalabilmektedir. Viyana’daki ilk yılın ardından ülke siyasi yönden çok gerilmeye başlamıştır.
insan iyiliği bir placebo mudur?
Doğanın ve insanın var oluşundan beri sure gelen bir ikilem angels or demons... Hangisi bizi yansıtır biz hangisiyiz. Kitabi okumaya karar verdiğimde. İçimdeki humanist tarafın ağır bastığını insanlara olan sevgimin ve guvenimin artacağını ümit etmeden duramadim. Bazi şeyler karşıt düşüncelerle savunulabilir mantığı ile izledigim Hanekeler, Dogville ler. Marina Abramovic deneyi, miligram deneyi, kırık camlar teorisi hepsine bir cevap arıyordum biraz da olsa buldum galiba. Kitabin bir yerinde de dedigi gibi aşırı merhamet ya da aşırı empatik yaklasimdan ziyade kararinda empati ve çokça merhamete ihtiyaci var bu dünyanın. Okurken oldukça keyif aldim hele ki kendi dunya görüşüme de bu kadar uyumlu olunca. Bütün insanlığı ve papatyaları sevgiyle kucaklıyorum Oğuz Atay misali. Sizleri seviyorum yahut sevmek istiyorum sadece biraz inanca ihtiyacım var.
Selam yıldızlarım! Bugün yine Ankara kitap fuarından aldığım ve yazarını birkaç senedir tanıdığım “Çöldeki Hilal” isimli kitapla geldim. Arka kapak yazısı biraz kendini belli etse de böylesi bir kitap beklemediğimi söylemem gerekiyor.
Kırık Camlar Gecesi’nde olduğu gibi, bu kitapta da birçok işkence görmüş askere tanıklık ettim. Tek farkı, bu
Selam yıldızlarım! Bugün kitap fuarından birkaç senedir tanıdığım yazarın yeni kitaplarından biri olan “Kırık Camlar Gecesi” ile geldim. İmzalarken biraz anlatmıştı kitabı ve merak etmiştim ama böyle bir hikaye beklemiyordum açıkçası.
Kitap bence biraz ağır. Şöyle ki, Hitler zamanında yaşananlar farklı bir gözle anlatılmış kitapta ve bu bana ağır geldi. Gerçekten böylesi acımasızlıkların yaşandığını biliyoruz ama birçok bilmediğim detayla da karşı karşıya kaldım. Okurken cidden ‘insan değil bunlar’ dediğim o kadar çok yer oldu ki anlatamam.
Benim için kitaptaki en değerli kısım, Atatürk’ü kaybettiğimizin yazıldığı kısım olabilir. ‘Onun varlığı bile Türk’e güç verirdi.’ cümlesi o kadar içime oturdu ki anlatamam. Kitapta böyle bir sahnenin geçmesi içimi titretti. Zaten kitap yeterince ağır ve üzüntü doluyken bir de onu okumak ayrı bir burktu içimi.
Gerçekten başarıyla derleyip toparlayarak böyle bir kitap elde etmeyi herkes yapamaz bence. Hele o eziyet, avlama sahnelerini yazmak… Okurken ben korkuyla dolmuşken bunu yaşayanları düşünmek o kadar kötü hissettiriyor ki. Okumanızı isterim elbet ama kaldıramam diyorsanız da sizin kararınız. Ve tabii şunu da demeliyim, okurken ara verip sindirmeniz gereken birçok yer var. Bizim geçmişimizden parçaların yanı sıra en beter şekilde din, dil ve ırk ayrımı yapan Nazilerin eziyetleri de var. İnsanların yaşadıklarının fotoğraflarını sonda görmek zaten başlı başına canını yakıyor insanın…
Tarihi roman kategorisinde okuduğum ilk kitap hakkında inceleme yazmazsam olmazdı.Kırık Camlar Gecesi,okurken heyecanlandığım,ne olacak diye merak ettiğim ve bazı kısımlarda ise aşırı üzülerek okuduğum bir kitap oldu.Üzülerek okumam kitap hakkında kötü düşündüğüm için değil tam tersine kitaptaki olayların duygusunu yazarın tam olarak okuyucuya hissettirebilmesindendi.Aslında kitap tarih kategorisinde olduğu için biraz önyargıyla başlamıştım ama Kırık Camlar Gecesi’nde tarihi olayların kurgu karakter üzerinden anlatılması beni hiç sıkmadı.Okumanızı tavsiye ediyorum.Okuyacaklara şimdiden keyifli okumalar diliyorum.