Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kırılıyormuş yürek oysa yumuşak bir doku nasılda bu kadar kırılgan olabilirdi ki?
Küçük hesaplarla geçiyor yaşam Büyük kavgalar küçük şeyler için Arsız ayaklar altında alın teri Kırılgan naif elleri.. Yalanlar yalanlar yalanlar... Umutların ardındaki güneş gibi gerçek Sevilmeye muhtaçken kimileri Kirli avuçlara düşüverecek.. (Bertuğ Cemil - Yağmur)
Reklam
Gözyaşlarını geceye sakla! Bir mahkûmun ağlaması ayıptır, diğerlerine karşı dirençsiz ve yıpranmış olduğunu gösterir... ne berbat, öyle değil mi?.. İnsanî her manevra, her duygu; bir diğerinin prangalarıyla mahkûmiyet altında yaşamakta. Biz buyuz, bizler kendimizi düzeltmeden hep kırılgan, hep umarsızız... Nerede olduğu insanın önemsizdir, ister zindan ister kör duvarlarıyla bir ev! Farkı yok, farkı yok. M.A
O kadın...
Seni seven bir kadın Oturmuş acılar içinde İçten içe kan ağlasa da Dışarıdan gülüyor gözüküyor Acılarını saklamayı öğrenen Bu acılarla yaşamayı öğrenen O kadın... Senden sevmeyi sevilmeyi öğrenen Senden vazgeçmeyi de öğrenecek Olan o kadın... Bunca şeye dayanamayan Kırılgan olan O kadın... Seninle büyüyen Seninle olgunlaşan Seninle huzur bulan O kadın... Hayatına devam eden Buna zorunda olan Seni seven O kadın...
hem kırıcı hem kırılgan
Aşk ve Aidiyet Üzerine.
Güneşle ay her döngüde ışıklarını birbirine iliştirip gözden kaybolduğunda ufukta belirinceye dek, seni düşünürüm. Bir düşünmeler alır beni iki avucunun arasına, gökyüzüne savurmak üzere titrek ve bir o kadar kırılgan.. Avuçlarının arasına düşer kalbimden bir parça böyle anlarda, güneş bulutların ardına sokuldukça utangaç bir çocuk misali; ay gözlerimin içinde seninle ışıldar. Penceremin pervazı güneş ve ay her kucaklaştığında dirseklerimin ağırlığıyla sarsılır, sana kadar uzatır bedenimi. Günün her saati, şafaktan gün batımına, akşamdan gece yarısına kadar kalbimin kapılarını çalan davetsiz bir misafir olursun. Sadece bugüne mahsus, tekrar ve tekrar.
Eren Şengül
Eren Şengül
Reklam
Sonsuz, ebedi bir evrende sınırlı, kırılgan bir yaşamın anlamı nedir?
Bu hayatta seni terk edenlere dair…
Hayat ağacından düşenler için üzülme! Onlar, çetin rüzgarların, estiğinde sınadığı kuru, güçsüz ve kırılgan yapraklardır.
"Kalbin kırıldığı yer, cesaretin de şaha kalkabildiği yerdir.." Canı yanan bir çocuğun teselli arayışıyla annesine bakması gibidir bazen bakışlarımız; anlaşılmak isteriz sadece.. Sizde de olmaz mı bu, empati arayışı.. Bir göz teması, bir "seni anlıyorum" cümlesi.. Sizler gibi, sizinle aynı duygu geçişlerini yaşayan belki de.. İçinde kırılgan bir kalp taşıyan küçük bir kız çocuğu da benim, o kalbi toparlayıp kaldığı yerden hayata devam eden güçlü kadın da Bizler bazen rüzgarın saçımızı dağıtmasına izin verir, sonra saçımızı tarar yola devam ederiz..
İnsan bir tufan haberini kolluyor hayatın kırılgan anlarında. Ne bileyim bir incir ağacına çıktığında mesela. Ya da dışarda kar yağmış, kuzinenin başında ellerini ımıtmaya çalışırken... Babanın eve dönüş saatini dört gözle beklediğin, kulaklarını onun sesine hipotek ettiğin bir günün akşamında neşeli neşeli çınlayan sesiyle bir kiraz gibi, baban geliyor ve sen ellerindeki poşetlere sarılıyorsun,tam o anda bir şey olacakmış gibi hisseder ya insan. Böyle kötü bir şey olacakmış gibi. Atınız Huri'nin ayağı kırılacak, çok sevdiğiniz bir emmi ya da yenge ya da başka bir akraba hasta olacak, deden yine keserle oynamana izin vermeyecek, zaten dar olan bahçeyi sana dar edecek. İşte böyle bir şey olacakmış gibi hissediyor muydum o gün, yoksa bu hissi ben hep içimde taşıdığım için o haberi aldığımda bir tufan olmuş da, sanki o an küçük kardeşimle ben geminin dışında kalmışız gibi mi hissettim, inanın hiç bilmiyorum.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.