Yeniden Çarmıha Gerilen İsa kitabında rahibin ağzından okuyucuya şöyle seslenir; “Eğer insanın yüreği sevgi ya da öfkeyle dolup taşmazsa, bu dünyada hiçbir şey yapılamaz, bunu da benden öğren!” #94722904 İşte bu bu sanat eserinin ortaya
Narsistik Çift : Tolstoy ve Sonya [okumak isterseniz diye bırakıyorum]
1862 yılında otuz iki yaşındaki Lev Tolstoy, henüz on sekizindeki Sonya Behrs ile evlenmeden birkaç gün önce aralarında hiçbir sır olmaması gerektiğine karar verdi. Bu kararın bir parçası olarak günlüklerini ona okuttu ve genç kızın hem ağlaması hem de oldukça kızması onu çok şaşırttı. Günlüklerine eski aşk ilişkilerini yazarken yakında yaşayan
Yakında seksen iki yaşında olacaksın. Boyun altı santim kısaldı, olsa olsa kırk beş kilosun ve hâlâ güzel çekici, arzu uyandırıcısın. Elli sekiz yıldır birlikte yaşıyoruz ve ben seni her zamankinden çok seviyorum.
Necmi Atik ile Mehmet Akif’in Kur’an Meali Hakkında Röportaj
Röportajı Yapan: Yunus Özdemir
Cevaplayan: Dr. Necmi Atik
Necmi Atik, 1967 Almanya doğumlu, Antalya'ya da Kültürel faaliyetlerde bulunmakta.
𑁍︎ 𑁍︎ 𑁍︎
Sorular:
1) Necmi Bey, uzun zamandır Osmanlı arşivlerinde araştırmalar yaptığınızı biliyor ve takip
“Sana bakanlara kendi bakışlarınla karşılık vermişsin.”
“Vermedim.”
“Yalan söyleme. 6 Şubat günü sana tam kırk sekiz kişi bakmış.”
“Nerden biliyorsunuz?”
“Tüm bakanlar bizim adamımızdı. Sana bakan herkese bakmışsın. Üstelik dördüne şehvetle, yedisine tiksintiyle bakmışsın.”
“Öbürlerine?”
“Sus.”
Elindeki kâğıttan okumaya devam etti.
“On beşine gülümser gibi bakmışsın. Dokuz tanesine basbayağı gülmüşsün. Bunların ikisine aşağılayıcı, dördüne korkutucu, birine içten, bir diğerine kıskançlıkla gülmüşsün.
Sonuncusuna alt ve üst dişlerini aynı anda göstermişsin.”
Seneler geçti, sevgili Manuel Valaderes. Bugün kırk sekiz yaşındayım ve bazen kendimi hasrete öyle kaptırıyorum ki hâlâ çocuk olduğumu zannediyorum. Her an ortaya çıkıp bana sinema yıldızı kartları ya da misketler getireceksin sanki. Hayatın şefkatli yanını bana sen öğrettin, sevgili Portuga. Bugün çocuklara misketler ve kartlar dağıtmaya çalışan benim, çünkü şefkat olmayınca hayatın pek değeri kalmıyor. Şefkat göstermek beni bazen mutlu ediyor, bazense yanıltıyor, ki bu ikincisi daha sık oluyor.
O günlerde yani beraber geçirdiğimiz günlerde, henüz hiç duymamıştım, uzun yıllar önce bir Budala Prens'in gözlerinde yaşlarla bir sunağın önünde diz çöküp ikonlara sorduğu şu soruyu:
"KÜÇÜCÜK ÇOCUKLARA HER ŞEYİ NEDEN ANLATMAK GEREK?"
Hakikaten de sevgili Portuga, bana her şeyi çok erken anlattılar.
Hoşça kal!