gittiğinden beri yedi milyon kırk sekiz bin sekiz yüze kadar saydım. bu kadar zamanda saklanabilmiş olmalısın. her tarafı arıyorum. bulamıyorum, ümidimi kaybediyorum. saklambaç oynamak cok uzun sürüyor. tamam, hadi, kazandın, çık artık saklandığın yerden. artık oynamak istemiyorum. çık neredeysen, kazandın. çık ne olur, kaybettim, her şeyi kaybettim
304 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Peyami Safa bu romanda değişik bir dil kullanmayı denemiş pek alışık olmadığımız hem güzel hem anlaması zor ara ara ise şiir gibi anlatım. Aşağıda bir örneği var: "Bu gece, sabaha doğru, mars marş emrini alır almaz, hep birden, şiddetle, drenlerinizin içinden fırlayarak hücum edeceksiniz! Kalbe doğru... Kalbe doğru... Sağ ciğerdeki sekiz büyük "fuvayye" birden çatlayacaklar.. Sol ciğerde şimalde iki yara, cenupta yedi yara, bütün kolordularıyla ve ihtiyat kuvvetleriyle; şimal-i garbiye? doğru taarruza geçecekler! Hastanın nöbeti kırk dereceye çıkınca ben umumi taarruz emrini vereceğim... Hazır olunuz! " Burada babanın vücudundaki hastalıklar konuşuyor birbirleriyle. Anlatım şeklinin dışında Meliha ve Kamil ekseninde dönen bir hikaye okuyoruz. Kamil çapkındır gördüğü her kadından hoşlanır ve birini diğerinden daha fazla sevmediğini söyler. Kitabı okumak diğer Peyami Safa kitaplarına göre fikrimce daha zor. Lakin yine de şiirselliği insanları güzel analiz edili bildiğimiz Peyami Safa.
Bir Akşamdı
Bir AkşamdıPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20201,841 okunma
Reklam
Fazla kolay öldürüyorlardı. Fazla kolay ölüyorlardı. Sineklerden biraz daha kilolu olan çocuklar, hayatla aralarındaki cama 180 km hızla yapışıyordu. PKK’nın silahtan fazla çocuğu vardı. Çocuk zulaları. Taş atmak da bir meslek, diyen babaları, üç beş kuruş için soylarını panzerlere ezdiriyordu. Daima bir şeyleri anmak üzere sokağa fırlanacak bir gün vardı. Birinin doğum günü, diğerinin ölüm yıl dönümü. PKK’yı çeviren adamın sünnet tarihini bilseler onun da yıldönümünü kutlayacaklardı. Çocuklar hazırdı. Daima. Her şeye. Ne de olsa tatildi okul. “Parasızlıktan veremedik çocuğu!” adında bitmeyen bir tatil vardı. Karla kaplı tezekten yapılmış evlerinde -ucuzluktan alınmış olsa gerek- on bin liralık Glock’larla aynı odada uyuyor bir daha da uyanmıyorlardı. Kendileri on iki, cesetleri kırk beş yaşında. İntiharcı kadınların aksine. Kırk beş de olsalar cesetleri on sekiz gösteriyordu. İnsanın yaşı nasıl öldüğüne bağlıydı. Ne zaman doğduğuna değil…
360 syf.
8/10 puan verdi
https://balkandays.blogspot.com
Kudüs için ne yapabilirim, diyenlerin muhakkak okuması gereken bir kitap… Semiha Karahan hocanın bu kıymetli eserine bir çok denemenin sonunda sevgili Hatice’nin hediyesi olarak kavuşmuş oldum. Bu güzel eseri iki farklı okuma grubuyla değerlendireceğiz nasipse. Lakin öncesinde kitaba henüz ulaşamayan ve okuyamayanlar için son bölümünü sizlerle
Bir Hakikat Şehri Kudüs
Bir Hakikat Şehri KudüsSemiha Karahan · İnsan Yayınları · 20215 okunma
“Zaman zaman çoğu şey beni yorar” dedi. “Anladın mı? Bunlardan biri de kırk sekiz sene yaşamış olmak. Anlıyor musun? Kırk sekiz sene ve şu çirkin yüz.
Sayfa 194 - BilgiKitabı okudu
Bir defasında Malikî mezhebinin şöhretli imamı Malik ibni Enes'e kırk sekiz soru sordular, o da bunlardan otuz ikisine "Bilmiyorum" diye cevap verdi.¹⁵⁸ İmam-ı Azam Ebû Hanife'nin üç ünlü talebesinden biri olan İmâm Ebû Yusuf, halife Hârünürreşîd döneminde kadılık yapıyordu. Bir mecliste ona kırk soru sordular. O bu sorulardan sadece dördüne cevap verdi, otuz altısına "Bilmiyorum" diye karşılık verdi. Orada bulunan cahillerden biri bu duruma pek şaşırdı ve bu şöhretli alime: "Hem devletten bu kadar maaş alıyor hem de sorularımıza cevap veremiyorsun! Aldığın para haram değil mi?" diye çıkıştı. İmam Ebû Yusuf ona şu harika cevabı verdi: " Ben devletten bildiklerime karşılık maaş alıyorum . Bilmediklerim için de maaş alsaydım , buna devletin hazinesi yetmezdi !"
¹⁵⁸ Kâdî İyâz, Tertîbül-Medârik (nşr. Muhammed ibni Tâvît et-Tancî), Rabat 1383/1965, I, 181Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.