Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dün, beni derin duygularla sevdiğini söyleyen bir kadına karşı, kabuğuna gizlenen, korkak, hatta ruhsuz biri gibi davrandım... Hatta tedirginliğimi, korkaklığımı bana hissettirdiği için öfke bile duydum ona... Sebebi belliydi: Bu kabuğuna gizlenen, korkak, sevgi yeteneksizi birini nasıl bu denli gözü pek, bu denli koşulsuz duygularla sevdiğini söyleyebilirdi ki o... Görmüyor muydu halimi, hissetmiyor muydu beni kendime bir türlü örtüşemeyen etrafımdaki derin boşluğu?
Sen benim için kırk yılda bir gibisin; öyle eksik, öyle hazin, öyle paramparça...
Reklam
Zaten sana aşkımı hiç itiraf etmedim. Ne kadar düşsem de ben haddimi bilirim!...
Sana göre ben ve benim gibiler, duygularını, zaaflarını ve çelişkilerini gizleyip, onları kimseyle paylaşmadan ve sürekli yapay bir bilinç halinde yaşayan insanlardı. Bu yüzden ödünç hayatlarla, başkalarının ahlaklarıyla yaşıyorduk ve kendimize özgü değerlerimiz oluşamıyordu. Haklıydın; kendimizin dışına çıkmıyorduk ve yara almıyorduk. Yaralanmayanların ise ne sezgileri gelişi, ne de insanlarla paylaşacağı sevgileri çoğalırdı...
Sokakta karşılaştığım insanlar sanki seni biraz önce görmüş gibilerdir...
Sevdiğimi hissedince bu dünyaya yabancı olduğumu bir kez daha anlıyorum...
Reklam
Şimdi tutkuyla üretip yaratmanın ve duyarlı olmanın neredeyse küçümsendiği bu dünyada benden çok uzaktasın. Ama yine de, seni ne zaman düşünsem, sevginin tüm yolları yeniden aydınlanıyor benim için...
Düşünüyorum da, sanki hep bir kadınınkinden öteydi sevgin.
İnsanların işi mucizelere kalmıştı. Süpermarketlerdeki kasiyet kızların gözlerinde mucize arıyordu herkes.
Sanki kendimden ve bütün yakınlarımdan öç almak için okuyorum onca kitabı ve ruhum önce yıkanıyor, sonra coşkulu bir rüzgarla şişiyor, hız alıyor, sonra nasılsa kesiliyor rüzgar ve birden ben hiç yol almadığımı anlıyorum, hiç gelişmediğimi, hiç değişmediğimi, gece boyu karanlık bir denizde hep kendi etrafımda döndüğümü anlıyorum.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.