Takatim yok o kadar
Kelimeler ölsün istemem.
İsterim ki kelimeler bahçe havuzumda kırmızı balıklar gibi yüzsünler
Defterimi bu sene annem kaplasın.
İçimi ezmesin isterim tren sesleri.
Taş olsa dayanamazdı denir bazı acılara
Kaç zamandır şarapnel demek isterim
Şarapnel şarapnel şarapnel…
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Gece şimdi,
Bir bekçi düdüğünün bıraktığı uğultu.
Paslı yaylar, kuzgunlar, çöp yığınları,
Bavullarda oradan oraya taşınan hasretler, bizim bura.
Kırmızı bir sedirde uzanıp/uyuyup,
Başka bir ülkenin sabahına uyandırır bizim bura.
Uykuysa, aklıselim düşleri bozbulanık eder.
Sonra siler.
O an paklar bizi hasretin soğuk sabunu.
Unuturum sanırım her şeyi,
Düşüncelerim, "kavgayı" yanlış yerden anlayan
rejim karşıtı işgalci gibi basar beynime ağrıyı.
Geriye ne mi kalır?
Paslı bir yaşam kalır,
Çivisiz duvardan dökülür kalır.
Ve ortasında
adını unutmuş
bir bahçe kalır.