Rengarenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma, Mavi, mor, kırmızı ve yeşil, İstedim, hep istedim, Sen iste derdim, iste yeter ki Vereyim. Her istediğimi verdim. Arttım, fazlalaştım, Eksikli yaşamaktan. Ahlar ağacıyım, gibisi fazla. Başka bir şey istemem Artık beyazlaşan üç-beş tel saçıma, Hesabımı tam vermekten başka. Vasiyetimdir: Dalgınlığınıza gelmek istiyorum Ve kaybolmak o dalgınlıkta.
Kırmızı sarı yeşil balonlarda çocuk çığlıklarıyla güneş gökyüzü mavi ışıklarıyla kim derdi ki hikâyem böyle biter. yağmurlar mevsimine girdim kederli şiirler mevsimine bir şeyler bekliyorsun benden değil sözler duruyor aramızda birbirimize ulaşamadan çocuk ağıklarıyla güneş kırmızı sarı yeşil balonlarda yorgun ve umutsuz balıyoruz sözlerimiz.
Sayfa 1808 - Pdf / KindleKitabı okudu
Reklam
Gökkuşağında kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor renkler iç halkadan dışarı doğru serilir.
ONLAR Onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çokturlar; korkak, cesur, câhil, hakîm ve
insan gözü sadece üç rengi algılayabilecek bir sisteme sahiptir. Bu üç renk; kırmızı, yeşil ve mavidir. Tasarimalarn ve photoshop kullananlarin da çok iyi bilecegi RGB (Red (kurmizi), Green (yesil, Blue (mavi)) sistemi de ayni mantiga dayanir. Yani tüm gördügünüz renkler aslinda sadece bu üç temel rengin birbirleriyle olan etkilesimlerinden olusan varyasyonlardan ibarettir. Görme gibi çok önemli bir duyunun, aslinda sadece üç farklı renge duyarlı reseptöre sahip olması size bir miktar şaşırtıcı gelebilir. Eğer bu üç rengi algılayan reseptörden birinde bir sorun olursa renk körüğü dedigimiz durum ortaya çıkmaktadır.
Sayfa 153Kitabı okudu
Şimdi ben ahlatın başında, yirmi yaşımda.
Ahlar ağacı gibi. Rengârenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma, Mavi, mor, kırmızı ve yeşil. İstedim, hep istedim, Sen iste derdim, iste yeter ki Vereyim. Her istediğimi verdim. Arttım, fazlalaştım, Eksikli yaşamaktan. Ahlar ağacıyım, gibisi fazla. Başka bir şey istemem; Artık beyazlaşan üç-beş tel saçıma, Hesabımı tam vermekten başka.
Sayfa 21 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bazen ah diyorum durmadan, şimdi ben Ahlat’ın başında, otuz iki yaşımda. Ahlar ağacı gibi. Rengarenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma, Mavi, mor, kırmızı ve yeşil, istedim, hep istedim sen iste derdim, iste yeter ki vereyim. Her istediğimi verdim. Arttım, fazlalaştım, Eksikli yaşamaktan. Ahlar ağacıyım, gibisi fazla. Başka bir şey istemem Artık beyazlaşan üç-beş tel saçıma, Hesabımı tam vermekten başka.
GEYİKLİ GECE/TURGUT UYAR
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabani uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk. Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabanî uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir yandan
Sayfa 20 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bazen ah diyorum durmadan, Şimdi ben ahlatın başında, Otuz iki yaşımda. Ahlar ağacı gibi. Rengârenk çaputlar bağladım yıllarca dallarıma, Mavi,mor, kırmızı ve yeşil, İstedim, hep istedim, Sen iste derdim, iste yeter ki Vereyim. Her istediğimi verdim. Arttım, fazlalaştım, Eksikli yaşamaktan. Ahlara ağacıyım, gibisi fazla.
Reklam
Kör Saatçi adlı kitabımda ve başka yerlerde yarasaların kulaklarıyla renkleri görebilecekleri spekülasyonunu yapmıştım. Yarasanın ihtiyaç duyduğu dünya modeli böcekleri yakalamak için üç boyutlu dünyada dolaşmak için olmalıdır. Kesinlikle büyük oranda benzeyen görevleri gerçekleştirmek için bir kırlangıcın ihtiyaç duyduğu modele benzer olmalıdır.
Fakat bir gün onu Neuchâtel'e götürüp konser dinletme şansına sahip oldum. Senfonideki her enstrümanın oynadı- ğı rol sayesinde renk konusuna tekrar değinebildim. Bakır, yaylı, üflemeli çalgıların çıkardığı seslerin çeşitliliğine, her birinin kendine göre farklı yoğunluklarda en kalınından en tizine kadar tüm ses perdelerini çıkarabildiğine dikkatini çektim. Doğadaki renkleri de aynı şekilde tasavvur etmeye davet ettim. Kırmızı ve turuncu tonları boru ve trombonların, sarı ve yeşil tonları kemanların, çelloların ve basların, mor ve mavi tonları flütlerin, klarnetlerin ve obuaların çıkardığı türlü sesleri anımsatıyordu. O andan itibaren şüphelerini derin bir haz aldı.
Sayfa 33
DÜLGER BALIĞININ ÖLÜMÜ Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmağa değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?.. Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
ÇATIŞMA Çürümeden çok önce, galiba kokuşmadan da evvel, ölümle dirim arasında geçen kavganın sonundaki boşlukta; birtakım ecza şişelerinin küçüklü büyüklü, sıra sıra dizildikleri, ağızlarını açıp bekleştikleri zamanı; ötekisi ile; sıcacık bir oda ve bir sepet içinde kokmaya, bir kurt yüzünden bozulmaya, delirmeye, canlanmaya hazırlandıkları zaman
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.