Resimden gözlerini ayırmadan geri çekiliyor. Resimde Willem'in gövdesi izleyiciye dönük ama yüzü sağa baktığı için neredeyse profilden çizilmiş, birine veya bir şeye doğru eğilmiş, gülümsüyor. Willem'in gülüşünü tanıdığı için, resimde Willem'in sevdiği bir şeye baktığını, o anda mutlu olduğunu biliyor. Tuvalin büyük kısmını Willem'in yüzü ve boynu kaplıyor; her ne kadar fon net değilse de, JB'nin ışık ve gölge çizimlerine bakarak Willem'in evdeki yemek masasında oturmakta olduğunu anlıyor. Willem'in adını söylese, resimdeki yüz ona dönüp cevap verecekmiş gibi hissediyor, sanki elini uzatıp tuvali okşarsa, parmaklarına Willem'in saçları, uzun kirpikleri değecek.
Tabii bunu yapmıyor, başını kaldırıyor ve JB'nin ona kederle gülümsediğini görüyor. "Plaketi takıldı bile" diyor JB, o da ağır adımlafla tablonun asılı olduğu duvara gidip okuyor -Willem, Jude'un Hikaye Anlatmasını Dinlerken, Greene Sokak - ve aniden soluğu kesiliyor, kalbi soğuk ve gevşek bir çamurdan, adeta kıymadan da, sıkışıp top olurkem parçalar dökülüp ayaklarının dibine düşüyor.
Gözleri kararıyor. "Oturmam lazım" diyor ve JB onu tablonun asılı olduğu duvarın yanındaki dar girintiye götürüyor. Kasalardan birine yaslanıp elleriyle dizlerinden destek alıyor ve başını öne eğiyor. "Afedersin"diyebiliyor güçlükle. "Kusura bakma JB."
"Bu sana" diyor JB usulca. "Sergi bitince senin olacak Jude."