Rancy’ye bir daha asla dönmek zorunda olmamayı yeğlerdim. Oradan daha bu sabah ayrıldığım halde, olağan sıkıntılarımı neredeyse unutmuştum bile; onlar şimdilik oraya, yani Rancy’ye öylesine sinmişlerdi ki, peşimden gelmiyorlardı. Eğer dönmeseydim, belki de, kendi haline bırakılınca, oracıkta ölmüş olacaktı sıkıntılarım, tıpkı Bébert gibi. Bunlar alt tarafı varoş sıkıntılarıydı. Ancak Bonaparte sokağına doğru, efkâr bastı yine. Oysa gelip geçenlere daha çok keyif veren bir sokaktı. Bu kadar iyi niyetlisi ve alımlısı az bulunur. Ne var ki rıhtıma yaklaştıkça, yine de ürkmeye başladım. Döneniyordum. Sen nehrini geçmeye bir türlü karar veremiyordum. Herkes Sezar olamaz! Sıkıntılarım öte tarafta, karşı yakada başlıyordu. Bu durumda kendime akşama kadar nehrin bu sol yakasında bekleme hakkı tanıdım. Kısa günün kârı, birkaç saatlik güneş kazanmış oldum, diyordum kendime.
Ancak kendime yeni bir gençlik kurmak için artık iş işten geçmişti. İnancımı yitirmiştim! İnsan kısa sürede yaşlanıveriyor üstelik de geri dönüşü olmayan biçimde. İnsan bunu, kendi mutsuzluğunu kendine rağmen sevme biçiminden anlıyor. Doğa bizlerden daha güçlüdür işte o kadar. Bizi bir tarza oturtup deniyor ve bir daha da o tarzdan kurtulamıyoruz. Ben bir endişe istikametinde yola çıkmıştım. İnsan tam farkına bile varmadan rolünü ve kaderini usulca ciddiye almaya başlıyor, geriye dönüp baktığımızda da artık bunu değiştirmek için iş işten geçmiş oluyor. Tümüyle endişeli oluvermişsinizdir artık ve bunun ebediyen böyle olması kararlaştırılmıştır.
Reklam
"Ne kadar sessiz olursanız, o kadar iyi duyarsınız. Hayat uzun bir yolculuk değildir, tersine birçok kısa yolculuktan oluşur. Unutmayın ki her gün, her yer, kendi içinde bir yolculuktur."
Her zaman yabancı insanlardan dostlarımızdan çok sunan,veren kişiler.Öyleyse yaşamımızı neden yalnız yabancılar arasında geçirmiyoruz.Hiçbir beklenti olmadan, hiçbir yük olmadan ya da insanın kendi kendine mutluluk olarak nitelendirilen kısa anlardan yoksun. Tüm duyguların en güzel duygusuzluk, öyle bir duygusuzluk ki, insanın tüm dünyası ve tüm insanların kucaklayabileceği duygusuzluğun duygusu.
Sayfa 95 - Yapı Kredi Yayınları
Dünyanın en kısa yolculuğu düşmekti. Zirvede başlayıp dipte biten bir yolculuk...
Sayfa 130Kitabı okudu
'Modern dünyamızın en büyük sorunu: sonuç! Bir amaç belirlemek gerekli olsa da bütün dikkatimizi amaca verdiğimizde yolculuğu unutuyoruz. Amaca anlaşma takıntımız başarısızlık korkumuzu doğuruyor. Belirsizlikten, o kaçınılmaz ana kadar acı çekiyoruz: Ya amacımıza ulaşıyor ve hemen yeni bir amaç daha belirleyip yeniden acı çekmeye başlıyoruz ya da amacımıza ulaşamıyor ve değersiz olduğumuzu düşünüp acı içinde kahroluyoruz. Sonuçta amaç bir travmaya dönüşüyor. Sonuç bir durumdur, iki yolculuk arasındaki küçücük bir andır. Mutluluğun bu kadar kısa bir ana bağlı bir şey olduğunu mu zannediyorsun?'
Sayfa 197Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.