"Dünyada en zor şey neden bir kuşu özgür olduğuna ikna etmektir? Oysa kendisi kısa bir pratikle bunu kendi kendine kanıtlayabilir! Neden bu kadar zor?”
Tüm amacı yemek bulmak için uçmak olan martılar dünyasında bir aykırı ruh Martı Jonathan. Kendi sınırlarını aşmaya ve özgürlüğü tatmaya kararlı.
“Karın doyurmanın, didişmenin sürü içinde iktidar hırsının ötesinde değerler olduğunun bilincine varmak için kaç yaşamdan geçtik dersin?”
Kısa ama derin bir yolculuk hikayesi. Göklerde kanat çırparak yol alan martıyla öz farkındalık , motivasyon, kendine inanmak ve sürüden ayrılma cesareti temalarını düşünerek ilerlemek isterseniz şahane bir yolculuk sizi bekliyor. Sonunda da yükselerek bilince erişebilmek, kendi özümüzde cenneti bulabilmek işin bonusu olacak.
Kitapta her bölüm yaşamda erişilmesi gereken bir aşama: Önce kendini tanı, sonra bireyselleş, ardından çevredekilerle birlikte geliş ve sonunda gene kendi özünde kendi cennetinde özgürleş!
Yolculuğunuz daim olsun! Keyifli okumalar diliyorum.
Ve bu kitapta eşlik eden canım arkadaşım 
Çiğdem Yıldırım iyi ki beraber okuduk ve yorumladık. Tadı damağımda kaldı. Başka kitaplarda buluşmak dileğiyle…
Her zaman yabancı insanlar bize dostlarımızdan daha çok sunan, veren kişiler. Öyleyse yaşamımızı neden yalnız yabancılar arasında geçirmiyoruz. Hiçbir beklenti olmadan, hiçbir yük olmadan ya da insanın kendi kendine mutluluk dediği kısa anlardan yoksun. Tüm duyguların en güzeli duygusuzluk, öyle bir duygusuzluk ki, insanın tüm dünyayı ve tüm insanları kucaklayabileceği duygusuzluğun duygusu.
Sayfa 95Kitabı okudu
Yazarı neredeyse hepimiz 
Fareler ve İnsanlar kitabından biliyoruz. O yüzden yazardan hiç bahsetmeden direkt kitaba giriş yapacağım.
Öncelikle kitapta beni benden alan bir nokta vardı. Bazıları belki bu beğendiğim noktanın hikayenin akıcılığını azalttığını iddia edebilir, ama benim kitapta en çok sevdiğim şey bu oldu. Her bölümün sonunda 2-3 sayfalık kısa bir bölüm var. Bu bölümlerde John Steinbeck sosyologluğunu konuşturmuş diyebilirim. Hikayenin olay çizgisiyle çok az bağlı olan bu bölümlerde yazar öyle bir sosyolojik analiz yapıyor ki, bu analiz kendimi tam da kitabın içindeki hikayenin içinde bulmama yol açıyordu.
Hikayenin büyük kısmı yollarda geçiyor ve biz okuyucular da o aile ile birlikte yolculuk yapıyoruz. Ailenin açlığını midemizde hissediyoruz, susuzluğu dudaklarımız çatlayarak hissediyoruz, yoruluyoruz, dinleniyoruz, terliyoruz. Günlerce duş alamayan ailenin ter kokusunu duyuyoruz. Çocukların bütün her şeye rağmen o kaygısızlığını çok iyi görüyoruz, onlarla eğleniyoruz, yaramazlık yapıyoruz.
Kitapta beni en çok etkileyen karakter ise John amca oldu. Hayatında bir kez yaptığı o hatanın ağırlığı ona o kadar çok gelmiş ki John bunun altından kalkamıyor, baş edemiyor. Her boş kaldığı anında acı çekiyor. Karısının karın ağrısını hafife alıp hastaneye götürmediği için ölmesi ona öyle bir vicdan azabı veriyor ki ondan bahsedilen her satırda bunu hissediyoruz. Hiçbir şey artık onu şaşırtmıyor ya da üzmüyor. Kitap bize bu vicdan azabını o kadar iyi yansıtıyor ki...
Noel Boba ne kadar gerçektir?
Ren geyiklerinin çektiği kızağıyla, göbekli, tombul yanaklı, beyaz sakallı,
kırmızı giysili Noel Baba kişiliği hangi dinden olursa olsun tüm dünyada
benimsenmiştir. Noel Baba’nın asıl ismi Aziz Nikola’dır. Üçüncü yüzyılda
Antalya’da, Myra’da (bugünkü ismi Demre) dünyaya gelen Nikola
yaşamının büyük bir bölümünü
Sayfa 36 - AykırıKitabı okuyor
MUTLU OLMA YOLLARI
Mutlu olmak için neden ya da yollar çoktur. Gelin bu yazımda mutlu olmaya sebep birkaç yoldan bahsedeyim. Bahsedeceğim yollar size eksik ya da fazla gelebilir doğal olarak. Ve tahmin ediyorum sizlerin de sıralayacağınız birçok mutlu olma nedeni illaki vardır. Kendi açımdan mutlu olma durumlarıma hemen geçeyim müsaadenizle:
- Kendin olduğunda,