Merve Özcan'ın yazarlık kariyerinin başlangıcından itibaren sıkı bir takipçisiyim. Bütün kitaplarını da okudum. Her kitabının benim için ayrı bir yeri olsa da favorilerimin arasına, bu kitabı da girmeyi başardı. Merve Özcan'ın kalemine aşina olanlar bilir ki okuyucularına asla içi boş bir kurgu sunmaz, tarzı olmasa dahi romanlarını
Tek parti döneminin Kürtlerle ilgili politikalarını tek bir cümle ile özetlemek gerekirse kısaca 'inkar, baskı, şiddet ve asimilasyon' politikalarıdır denilebilir.
16. ve 18. yüzyıllarda savaş meydanlarında esarete düşen ve Almanca konuşulan bölgelere yerleştirilen Türkler çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalmışlardır. Bu zorlukların başında travmatik bir biçimde ailelerinden ve sevdiklerinden, kısaca alışmış oldukları kültürden koparılarak uzak diyarlara götürülmeleri gelmektedir. Burada kaynaklarda
Bugün göç bağlamında entegrasyon kavramı Ingilizce ve Fransızca başta olmak üzere pek çok dilde baskın ve neredeyse evrensel kullanıma sahip olmakla beraber, göç yazınında daha önceleri sıkça kullanılan ve hala belirli ölçülerde kullanımlarını sürdüren pek çok alternatif kavramdan bahsetmek mümkündür. Bunlar arasında asimilasyon, kültürleşme
Kitabın konusu kısaca şöyle; kendi halinde yaşayan çalışkan karıncaların nasıl asimile edilerek filler sultanının sömürgesi altına girdiği anlatılıyor. Konuyu kısa kesiyorum çünkü söyleyeceklerim var.
Kitabın sonlarına doğru "Yahu bu karıncalar nasıl bu hale geldiler?" diye bir müddet düşündüm. Özgür, kendi halinde yaşarken, kimseye
Çocuk kitabı olarak tanınsa da aslında eser büyüklere masallar kategorisine rahatlıkla girebilir. Yaşar Kemal bir halk masalından yola çıkarak ezenler ile ezilenler arasındaki mücadeleyi ele alan bir eser yaratmış.
Kitabın konusu kısaca şu şekilde; Filler sultanı yakın dostu olan hüdhüd kuşu Ulukepez’in anlatımından etkilenerek karıncaların
Kısaca bu kitap, Osmanlı yönetiminin kendi tebaasına bakışını, nüfus sayım süreçleri algısını yansıtmaktadır. Genel itibariyle bakıldığı zaman, Osmanlı yönetimi, sınırları içinde yaşayan vatandaşlarını Müslümanlar ve Müslüman olmayanlar diye iki farklı kategoriye ayırmıştır. Bu kabaca ayrım, yazarın da altını çizdiği gibi zamanla dış güçlerin açık
“Yaşamın bir tamamlanışına ulaşıldığında felsefe yapmak durur mu? Hayır, ancak o zaman hakiki felsefe yapma başlar.”
“Filozof hakikati değil ama insanlarda dünyanın tümden değişimini, metamorfozunu arar: o kendinin bilinci ile dünyanın anlaşılması için savaşır. Bir özümleme amacıyla, bir asimilasyon için mücadele eder: ortaya insanbiçimci,
Ben, Öteki ve Ötesi
Kitabı altında daha küçük harflerle yazılmış açıklamayı okumadan önce psikoloji kitabı sanarak heyecan ile elime almıştım. Sonra açıklamayı okuyup İslam ve Batı dünyasını anlattığını öğrendikten sonra çok hafif azalan ilgim yine de kitabı almam için yeterli oldu. Aldığıma pişman olmadığım kitabın sizler için küçük bir
Yaşar Kemal, en korkusuz toplum eleştirmeni. Her kitabını, kitabın her cümlesini inanılmaz bir zevkle okuyorum her defasında.Büyüleniyorum resmen.. Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca çocuk kitabı olarak yazılan bir kitap aslında. Ama açıkçası bunu okuduktan sonra kitapla ilgili yorumlara bakarken okudum. Bana göre hiç de çocuk kitabı değil aksine büyüklerin okuması ve ders çıkarması gereken bir kitap.
Fillerle karıncaların savaşını anlatan, bir sömüren-sömürülen alegorisi olarak görülüyor roman.Asimilasyon, emperyalizm, işçi sınıfı oluşturma, modern kölelik, koyun gibi yaşayan halklar, yazarın eleştirdiği konular. Kitabın konusu ile ilgili kısaca bir özet geçecek olursam;Filler Sultanı gücüne güvenerek karıncalara savaş açar. Haklı ya da haksız olmak onun için önemli değildir. Gücünü kendinden milyonlarca kez küçük karıncalar üzerinde denemektir niyeti. Ancak karıncalar birleşir ve haksızlığa boyun eğmeden filler sultanlığını devirirler.
Diline, akıcılığına, kullanılan imgelemelere denilecek bir söz yok tabiki de. Eleştirmek haddime değil.
Kitabın son cümlesiyle son vereyim. "Kıssadan hisse dünyanın tüm karıncaları birleşince...
Bu kitaba ne diye inceleme yapıyorum ki? Bu kitaba inceleme yapmak bana mı düştü? Ben ne anladımki ne anlatayım? Kitabın adı zaten "Cahil Hoca" olduğundan 'bilmediğimi öğretebilirim' felsefesiyle yazmaya başlıyorum.
Okurken, kitap hakkında söylemek istediğim çok fazla şey vardı. Ancak kitap bittikten sonra bir dinginlik geldi. Ve ne