Öğrenme Kuramları, Hak, Değer yargıları, Ontoloji, Makamlar
_Eğitim – Öğretim_ _Eğitim, bilgilenme ve gelişme sürecidir ve yaşam boyu devam eder. Süreklidir. Plansız ve programsız da olabilir. _Öğretim, eğitimin okullarda planlı yapılan kısmıdır. Eğitimin bir parçasıdır. Öğretim, planlı programlıdır. Süresi vardır. _Her eğitim, öğretim değildir. Fakat her öğretim, eğitimdir. _Öğrenme
Kişilik etiği,
Ne olduğun kulağımda öylesine çınlıyor ki ne dediğini duyamıyorum."(Emerson)
Reklam
KISA BİR HİKAYE - Kendime Notlar (2)
Oturduğu bankta sessizlikten doğan gerginliğin yarattığı rahatsızlığı hissettirmek için kıpırdandı. Ona bir asırmış gibi gelen ve düşüncelerin beynine akın etiği bu zaman dilimi, taş çatlasın 10 dakika kadar ya var ya yoktu. Bunu kendisi de biliyordu. Ama içten içe inkar ediyordu. ( Çünkü ona göre dalgın zihinler hep böyleydi; Ne zaman ki
Ahlak mı, Etik mi?
Ne fark eder, aynı şey değil mi? Hayır, değil. Anlam ve kapsam olarak birbirine çok yakın olmakla beraber aynı manada kullanılamayacak kadar da fark var bu iki terim arasında. Bu alanda kalem oynatan, fikir yürüten insanların birçoğu etikle ahlakı aynı manada kullanmaktadır maalesef. Hatta çoğunluk etik kavramını ahlaka tercih etmektedir. Oysa
PLATON OKUMA REHBERİ
Platonun Diyaloglarını tam olarak hangi sırada yazdığı bilgisine sahip olmasak da; bu alanda çalışan kişiler bu diyalogları farklı dönemlere ayırırlar. Gelin birlikte farklı dönemlerde yazılmış, Platon ve felsefesini tanımak isteyen insanların yararlanabileceği eserlere bir bakış atalım. 1- Gençlik Dönemi Bu dönemde Platon'un kitaplarının
"NARSİZM ve ..."
- "Narsisistik kişilik bozukluğunun temel tanı ölçütlerinden birisi olan, başka insanları kendi çıkarları için istismar etme davranışı, günümüz toplumunda kınanmak bir yana, övülüyor. Ekonomik sistemin özünde, başka insanları bir ürünü almaya ikna eden kişileri ödüllendirmek yatıyor. Şirketlerin dünyasında başarmak; sadakat, adanmışlık, bütünlük ve samimiyet gibi değerlerden daha önemli hale geliyor. Narsisizm, ‘modern zamanların Protestan etiği’ olarak küresel yaygınlık kazanıyor. Elektronik medya yüzeysel imgelere yaslanıyor; öz ve derinlik yok sayılıyor. Batı ülkelerinde bugün yaşlıların %80’i çocuklarından ayrı yaşıyor; oysa bu oran, yüzyıl önce %25’ti. Ölümden, yaşlılıktan, hastalıktan, acıdan tiksinen ve hep genç, güzel, her an hareket halinde olmak isteyen bir narsisistik insan tipi, küresel rüzgarlarla, metastaz yapan kanserli doku misali, dünyaya yayılıyor. Böylece merhamet, dayanışma ve erdem hayatlarımızdan çekiliyor. Güvenli bir sığınak olan ailenin çözülmesi, anne babanın işyerlerinde geçirdikleri uzun ve yorucu saatlerden sonra çocuklarına yeterli düzeyde eşduyum gösterememeleri, geleneksel toplumun ve siyasî ideallerin yetersizliği, politika ve edebiyattaki şüpheciliğin artması gibi bir dizi durum narsisistik kişilik bozukluğunun artan yaygınlığı ile ilişkilendiriliyor. Bu kişiliğin başat özelliklerinden haset duygusu, modern reklamcılığın marifetiyle azgın bir ejderhaya dönüşüyor. Rekabet kültüründe, “ötekinin mutluluğu benim mutsuzluğum, ötekinin başarısı benim başarısızlığım” oluyor..." (Kemal Sayar-Anlayış dergisi. sayı.29. Ekim-2005)