Bütün ayrıntıları bir yana bırakırsak, nevrotik güç, saygınlık, servet arayışlarından kaynaklanan "kısır döngü"nün ana çizgileri kabaca şöyle ortaya konabilir: kaygı, düşmanlık, zayıflayan özsaygı; güç ve benzeri arayışı; artan düşmanlık ve kaygı; rekabetten çekilme eğilimi (özküçümsemeye yönelik eğilimler eşliğinde); başarısızlıklar ve varolan potansiyellerle ulaşılan başarısızlıklar arasındaki tutarsızlıklar; artan üstünlük duyguları (çekememezlik eşliğinde); büyüyen görkemlilik görüşleri (kıskançlık korkusu eşliğinde); artan duyarlılık (rekabetten çekilmeye yönelik tekrarlanan eğilim eşliğinde); döngüyü silbaştan başlatan artan düşmanlık ve kaygı.
Nevrotik sevecenlik ihtiyacının çeşitli sonuçlan tarafından oluşturulan bu kısır döngü tablosu kabaca şöyle çizilebilir: kaygı; tam ve koşulsuz sevgi isteklerini de içine alan aşırı sevecenlik ihtiyacı; bu istekler yerine getirilmediği zaman alevlenen bir geri çevrilme duygusu; geri çevrilmeye gösterilen yoğun düşmanlık tepkisi; sevecenliği yitirme korkusu nedeniyle düşmanlığı bastırma ihtiyacı; derin bir öfkenin gerilimi; artan kaygı; artan güvence ihtiyacı... Böylece, kaygıya karşı güvence kazanmaya yarayan aracın kendisi, karşılık olarak yeni bir düşmanlık ve yeni bir kaygı yaratır.
Bir kısır döngünün oluşumu sadece burada tartıştığımız bağlamda tipik bir oluşum değildir; genel anlamda konuşulursa bu, nevrozlardaki en önemli süreçlerden birisidir. Her koruyucu araç; güvence sağlayıcı özelliğine ek olarak, yeni bir kaygı yaratma özelliğine de sahip olabilir.
geri çevrilme korkusu, ürkeklik grubuna giren bir dizi ağır ketlemeye yol açabilir. Urkeklik, geri çevrilmeyle yüz yüze gelmeye karşı bir savunma olarak iş görür. Sanki bu tipin insanları kendi kendilerine şunları söylerler: "Nasıl olsa insanlar benden hoşlanmıyor, bu nedenle bir köşede kalmam ve böylece kendimi olası bir reddedilmeye karşı korumam daha doğru olur. "Dolayısıyla geri çevrilme korkusu, sevecenlik arzusu için tehlikeli bir engeldir, çünkü bu, bir insanı, başkalarının onun ilgi görmek istediğini hissetmesine ya da bilmesine izin vermekten alıkoyar. Dahası, bir geri çevrilme duygusu tarafından körüklenen düşmanlık, kaygının canlı tutulmasına ya da pekiştirilmesine bile büyük ölçüde katkıda bulunur. Bu duygu, içinden çıkılması zor bir "kısır döngü"nün yaratılmasında önemli bir etkendir.
Hayatını tekrar tekrar aynı hayatı yaşayacakmışsın gibi yaşa, istemediğin bir durumla karşı karşıya kalmışsan ve buna boyun eğiyorsan, diğer hayatlarında da aynı şeye boyun eğeceğini düşünerek, sen en güzeli boyun eğme, bu böyle gitmez; bir şeyi çok mu istiyorsun, ama buna cesaret edemiyor musun, diğer hayatlarında da bu şeyi çok isteyip hiç bir zaman cesaret etmediğin için ulaşamayacaksın, o yüzden sen en güzeli aş kendini, yap yapmak istediğini ki sonunda en mutlu şekilde yaşayabileceğin bir kısır döngü oluşturabilmiş ol.
Lütfen unutmayın, mutluluk sizinle ilgili bir kavramdır, sahip olduklarınızla değil.
O nedenle, insanlık olarak her şeye sahip olma, her şeyi satın alma sevdasından vazgeçmek, hem kendi mutluluğumuz hem de üzerinde yaşadığımız gezegenin mutluluğu açısından çok büyük bir adım olacaktır.
Zira dünyadaki en önemli problem, bazı insanların her şeye sahip olma açgözlülüğüdür.
Ama unutmamak gerekir ki doğa, tüm insanlığın ihtiyaçlarını karşılayabilir ama açgözlülüğünü asla karşılayamaz.
Kendisi için yeterli olanla yetinmeyip sürekli ama sürekli büyüme güdüsü doğaya uygun bir güdü değildir. Hırs ve ihtirasın kısır döngü sünde sürekli büyümeye çalışanlara Edwin Abbey'in o güzel sözünü hatırlatmak isterim:
Büyümek için büyümek, bir kanser hücresinin ideolojisidir.
Spor yapıyor olmam börekten,sarmadan,kısırdan vazgeçeceğim anlamına gelmez gelmemeli.Hayat felsefem de hareket varsa yemek de var.Kısır döngü değil çiçeğim allı pullu yaşam biçimi:)
"Bir kısır döngü," dedi Sabina. "Müzik gitgide daha yüksek çalındığı için insanlar sağır oluyor. Ama insanlar sağır olduğu için müziğin daha da yüksek çalınması gerekiyor."
"Müzik sevmez misin?" diye sordu Franz.
"Hayır," dedi Sabina, sonra şu sözleri ekledi; "ama gene de farklı bir zaman
Artık alıntılar değil,iletiler rağbet görüyor.Hepimizin katkısıyla burayı da twittere çevirdik.İletiler beğeni aldıkça da ileti atılıyor.Kısır döngü misali bu anlamda biz de birbirimizi tetikliyoruz.Belki bilinçaltı bu yüzden de kitap okumaktan uzaklaştırıyor olabilir?