Bütçenin sürekli açık verdiğini ve bunun da kamu borçlanmasını arttırdığını, dolayısıyla enflasyonun ve faizlerin yükselmesine yol açtığını düşünelim.Bu kısır döngüyü durdurmak için atılması gereken ilk adım bütçe açığını düşürmektir.Bütçe açığı düşürülebilirse, bir yandan harcamalar azalacağı için enflasyon denetim altına altına alınacak, bir yandan da kamu kesiminin borçlanma gereği düşeceği için faizler de düşüşe geçecektir.Bu dönüşü sağlayabilmek için iki yoldan birisine ya da her ikisine birden başvurulur: vergiler arttırılır ve /veya kamu harcamaları kısılır.Bu düzenlemelerin sonucu olarak da bu kez kısır döngü olumlu bir döngüye dönüşerek bütçe açığının azalmasının yolunu açar.
Sayfa 30Kitabı okudu
Siz belirli düşünceler düşündüğünüzde, beyin sizin tamda düşündüğünüz gibi hissetmenize neden olan kimyasallar üretir.Düşündüğünüz gibi hissettiğinizde, hissettiğiniz gibi düşünmeye başlarsınız.Bu kısır döngü ,"olma hali" adı verilen bir geribildirim döngüsü yaratır.
İçi öfke ve nefret dolan kişi bir kısır döngü içinde gibidir. Aslında ona iyi gelen şey, yeni şeyler yaşamak olabilecekken zihni tamamen eskilerle dolu olduğu için yeni şeyler zihne girecek yer bulamaz. Oysa zihnimizin devamlı olarak uğraşacak bir şeylere ihtiyacı vardır, uğraşacak yeni malzemeler olmadığı için durmadan eski şeyleri çevirip çevirip yeniden işler.
Sayfa 175Kitabı okudu
Kısır Döngü
"Niçin gelişemiyorlar?" diye sordum.
Yakup Bey gülümseyerek, “Çünkü onları yetiştirenler de gelişmemişlerdi," dedi ve devam etti: "Anababası ve ilişkide bulunduğu yakın çevresi yetişkin çocuklarla çevrili küçüklerin kendileri de ister istemez yetişkin çocuk olarak yetişirler. Bu kısır döngü kuşaklar boyu sürer gider."
Sayfa 15
Ülkede bu korku duvarını önce aydının aşması gerek. Alın size bir kısır döngü. Aydın, halka, yığına dayansa kalmayacak korkusu, güçlü bulacak kendini. Orda da yolunu kesen bir başka mutsuzluk var. Çok eskilerden, tarihten gelen. On üçüncü yüzyıldan sonra halkından kopmuş Türk aydını. İşin acı yanı, ileri aydın da kopuk bugün halktan. Yalnız devlet yasakları, düzenin baskısı ayırmıyor bizi halkımızdan, yapımızla da ayrıyız; duygumuzla, düşüncemizle, inançlarımızla, belki en önemlisi de dilimizle ayrıyız. 700 yıldır ayrıyız. Ülkücü, eylemci, halkçı aydının en yüce örneğini vermiş Türk halkı. Türkmen hocasını, Yunus Emre’yi çıkarmış. En soyut kavramları, düşünceyi nasıl iletmiş halka!.. Ne inançtır, ne güvençtir o, halkın diline, anlama, kavrama yeteneğine!.. Bugün, yüzlerce yıl sonra, onun bıraktığı, başlattığı yerden yola çıkacağız yeniden. Arada tükenip giden yüzlerce yılı düşünün.
