Sonra çıkıyorsun dışarı, bakıyorsun güneş hala tepede. Yıllardır kurduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun: "Ne yapalım, kısmet değilmiş...
Sabahattin Ali
Ne onu tanıdığım için, ne de onu sevdiğim için pişmanım. Öyle güzel gülüşü, öyle candan “canım” deyişi vardı ki, sevmesem pişman olabilirdim. Ne yapalım kısmet değilmiş, beraber yaşamak da, yan yana ölmek de…
Boza satışından zengin olunur mu?
“Yirmi beş yıldır yapıyorsan, para da kazanıyorsan zengin ol-malısın. Öyle mi?”
“Biz ne yazık ki zengin olamadık,” dedi Mevlut.
“Niye?”
“Köyden birlikte geldiğimiz akrabalarımızın hepsi zenginler şimdi, ama bize kısmet değilmiş.”
“Sana niye kısmet olmadı?”
“Çünkü ben dürüstüm,” dedi Mevlut. “Ben bir evim olsun, kı-zıma iyi bir düğün yapayım diye yalan söylemem, çürük mal sat-mam, haram yemem...”
Sonra çıkıyorsun dışarı, bakıyorsun güneş hâlâ tepede.. Yıllardır kurduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun:
"Ne yapalım, kısmet değilmiş."
Sabahattin Ali
Sonra çıkıyorsun dışarı, bakıyorsun Güneş hala tepede. Bir cigara yakıyorsun ve yıllardır kurduğun cümleyi bilmem kaçıncı kez kuruyorsun: “Napalım, kısmet değilmiş…”
