**********SPOİLER İÇEREBİLİR.***********
Martı Jonathon Livingston bir başarı timsali olarak karşımıza çıkar. Sıradanlığa karşı çıkan, farklılığı dile getiren, damgaların içinden sıyrılan bir metafordur martı.
Etkili bir kişisel gelişim kitabı sayılabileceğini düşünüyorum. Livingston, varsa içimizdeki farkındalığı ortaya çıkarabilecek bir karakter.
Geleneksel yapıya karşı çıkan, martı topluluğunun kurallarını istese bile uygulama kısmına geçemeyen bu karakter hedeflerine ulaşmayı başarabilmiştir. Hatta hedeflerine ulaşmasını sağlayan hatta ve hatta bir hedef koymasına olanak veren yine geleneksel yapılı martı topluluğu olmuştur. Hal böyle iken bizim martı yalnızlaşıyor tabi. Zannımca yalnızlık çok iyidir ki Jonathon Livingston da yalnızlığının içinde kendini bulup parlayan, ışıldayan martıları ortaya çıkarmıştır.
Kitabı okurken beni en çok düşündüren şey: ''Elalem ne der?(!)'' düşüncesinin davranışa bürünmesiyle insanların kendilerini kısıtlamaya başlamasıdır. Damgalanmaktan korkan bireyler haline gelerek çoğu zaman kendi özümüzün nerede olduğunu unutuyoruz. Değerlendirmemi Goffman'ın bu konuyu en iyi özetler halde olan şu cümleleri ile bitirmek istiyorum:
''Bir bireyin varsayılan kimliği ile fiili kimliği arasında bir uyuşmazlık varsayılır. Bu uyuşmazlığın farkına varıldığında veya bu uyuşmazlık aşikarsa söz konusu bireyin toplumsal kimliği örselenir; söz konusu uyuşmazlık, onu hem toplumdan hem de kendisinden koparma yönünde bir etkide bulunur ve böylece itibarsızlaştırılmış bir kişi olarak, kabul görmediği bir dünyaya göğüs germek durumunda kalır.''