Merhaba
Bugün sizlere Yılmaz Arıbaş' in kaleminden
#tutkuaşkvebiröğretmen kitabıyla geldim.
İdealist genç Kemal öğretmen'in Bursa'nın Kemalpaşa ilçesindeki bir liseye tayini çıkar. Koyulur yola...
Tayin edildiği ilçeye giderken otobüsüne yaklaşan mavi gözlü ,uzun boylu bir güzeller güzeline gönlünü kaptırır, ilk geceden rüyaları bu güzelle süslenir.
Kemal öğretmenin yaşlı ev sahibi bile ilk görüşte onun sevdalı olduğunu anlamıştı.
Okula ,kasabaya alışmaya çalışırken O güzeller güzelinin ,öğrencisinin ablası olduğunu öğrenir Aralarındaki aşk büyürken istenmeyen nişanlılık araya girdiğinde kaçış macerası başlar .
Peki sizce kaçabildiler mi ?
Sarı Selim peşlerine düştü mü ?
Kitabın sonu beni ters köşe yapti diyebilirim. Beklemiyordum bunu açıkçası. Herkes mutlu son bekler değil mi ?
Aralarda işlenen Kıbrıs Harekati çok hoş bir detay olmuş. Anadolu insanın samimiyeti ,çilekeşliği çok güzel aktarılmış O zamanki kasaba düzeni ,ağalar ,beyler derken araya sıkıştırılmış şiveli konuşmalar kitaba güzellik katmış . Tam bir Anadolu kitabı olmuş diyebilirim. Yazarımızın kalemine sağlık.
~ Ölümün yüzü soğuksa, ruhun yeniden dirilişi sancılıdır.
~ Onların aşkı sıradan bir aşk değildi. Bilakis tüm yüreklerini tüm bedenlerini bu sevgiye adamışlardı. Birlerinin yanından bir an olsun ayrılmadan ruhlarını birleştirmek istiyorlardı.
Mazinin dikenli yollarından yıllar sonra tekrar ayakkabılarını çıkararak, yalınayak geçmek hiç kolay bir iş değilmiş, yalnız ayaklarını kanatmıyormuş o dikenler, kalbi de kanıyormuş insanın o yolda yürürken.
İnsan çocukluğunda nelerden mahrum bırakıldıysa evleneceği adamda veya kadında onları arar dururdu. Hayat da farklı bir şey yapmadı, onda eksik olanlara sahip olana tutundu ve adına sevgi' dedi.
Şunu net anlıyorum; son kullanma tarihini öğrenen insan en çok, yaşarken korkularına yenik düşüp yapamadıklarına ve ertelediği için eksik kalan parçalarının tamamlanmamış keşkelerine hicap duyuyormuş.
Doğum ve ölüm kapıları arasında yaşanan bir hayatı vardır herkesin .Güzellikler olsa da bazı hayatlar çok zordur Solmaz Şahin hanımefendinin kaleminden çıkan #onunadıhayat kitabı ile yaşama ,zorluklara, mücadele gücüne olan bakış açım öyle bir değişti ki inanamazsınız .Gerçek bir yaşam hikayesinden esinlenilmesi ayrı bir güzellik .
Şimdi çok eskiden ölmüş birinin, çağlar önce anlattığı bir efsanesin sen. Havada asılı kalmış bir ses, kurulmuş ve gerçekleşmemiş bir hayal, tükenmiş bir can ve yaşamsın.
Aşk canımızı ne kadar yakabilir?Üstelik olmaması gereken , okurken olsun diye dualar ettiğim yasak bir aşk
1800'li yılların Hollandasında sahipleri tarafından satılan bir malikâneye gidiyoruz kitapla .Konakta mürebbiye olan Emily'nin zaten çok zor olan hayatı öyle bir kış yaşayacaktı ki hiç bir kış bu kadar üşütemezdi .
Kıskanç ,ruh hastası olan yeni hanımı Hannah, Arturla yaptığı zoraki evliliği Emily gibi güzel bir kızla tehlikeye atamazdı .ilk görüşte kovdu onu konaktan .
Efendi Arthur ise yeni bir iş bulana kadar korudu güzel kızı .Sevgiyi unutan taşlaşmış kalbi ,Emily 'yi elleriyle başka bir konağa verdiginde daha da farklı atıyordu artık .
Yeni konakta değer verilen Emily'nin kalbi de Arthur 'u düşünmekten vazgeçemedi bir türlü . İki ayrı bedenin tutkusu gittikçe büyüyen bir aleve dönüşürken ,Hannah ve Emily'e aşık Dennis'in ortak planları ile lanetli #yediverenkışı 'nı yaşayacaktı herkes .
Hannah'ın kötülükleri bir türlü bitmezken onunla işbirliği yapanların vicdanı sızlayacak ,Emiliy'nin saf ,temiz sevgisi ile Hakkın adaleti gerçekleşecek miydi ?
Bitti dediğinde kalbe kazınan sevgi biter miydi ?
Yediveren kışının ardından Emily'nin elleriyle toprağa ektiği güller baharı tekrar görür müydü?
Yalın bir anlatımla bizi saran hikayede acıyı ,aşkı , kötülüğü,pişmanlığı kendim yaşıyor gibi hissettim .
Yazarımızın kalemine ,yüreğine sağlık .Kesinlikle okuyun canlar
Yediveren KışıYağmur Kutsal · Kumran Yayınları · 202415 okunma
~ Bir sürü talihsiz kadınların öldürüldüğü dünyamızda, kadınların haklarının hala verilmediği, hala kadınların aşağılandığı dünyamızda, erkek olmaktan utanır olmuyor muyduk?
Merhaba
Bugün sizlere Umut Köprüsü'nün 2. Kitabı ile geldim
Yazarımızın muhteşem kaleminden bu 2 kitabı okumak muhteşem. Kitap akıcı olduğundan bir çırpıda okumak istiyor insan
İlk kitapta olduğu gibi bu kitabımızda da Romen - Macar çatışması hız kesmeden devam etmekte. Gainni' nin kötülükleri son buluyor bulmasına ama durur mu sizce
?
Gainni kardeşi gibi değildi. Sanki iki farklı insandan doğmuş gibi çok zıt karakterlerdi. Biri toprakları için, sevgi için mücadele ederken diğeri kötülük için kanının son damlasını bile kullanacak cesaretteydi.
İlk kitaptaki bütün gizemler, sırlar bu kitapta çözülüyor. Ailelerine sevdiklerine kavuşanlarda vardı sevinçle , ölenlerde vardı hüzünle. Ölenlerin hepsinde Gainni' nin bir şekilde parmağı vardı tabikide.
Sebastian ve Anna aileleri için, vatanları için mücadele ederken Gainni' nin kötülüklerinden korunabilecekler miydi ?
Gainni' nin hainlikleri, kötülükleri son bulacak mıydı ?
Braşov' da huzur olacak mıydı ?
Hepsinin cevabı bu kitapta gizli
Heyecanla okuduğum bir seri oldu. Daha önceden de yazarımızın diğer kitaplarını okumuştum. Yazarımızın eline, kalemine sağlık.