Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Chambord Kontu (V. Henri) olayını hatırlıyor musunuz? Bu da bir kral, lejitimist [iktidarın meşruluğunu soya dayandıran monarşi taraftarı]... İspanya'da Don Carlos'un yaptığı gibi, o da aynı dönemde Fransa'da iktidar arayışına girmişti. Hatta birbirlerini aynı aileden, aynı kökten sayabilirler, ama ne kadar farklı! Biri inançlarına
Sayfa 296 - 297, 298, 299,300, 301,302,303Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Yaşamasa da olur "Kaşar Nuri''den başlayarak, televizyon kanalları (veya kanalizasyonları) sayısınca dolaştırılan, zengin bir koleksiyon... Kimi "Kuran’dan başka kitaba gerek yok" sadedinde saatlerce konuşur, bu husustaki kitabını anlatır, bir yandan da matematik olarak "19 mucizesi" sapıklığını -bazılarının
Yine “Sonun Başlangıcı” Belirtileri Don Carlos’un Ingiltere’ye girişini büyük ilgiyle okudum. Gerçeğin tekdüze, sıkıcı olduğunu; insanın kendini oyalamak için sanata, hayal ürünü şeylere yöneldiğini, romanlar okuduğunu söylerler. Benim için tam tersi: Gerçeklikten daha fantastik ve daha beklenmedik ne olabilir? Evet, bazen gerçeklikten daha
"AIDS ;Ilk iş gerçekleri bilmektir.AIDS beden sıvılarının karışması ile,cinsel ilişki ile,damardan uyuşturucu şırınga edilmesi ile kan değiştirme ile bulaşır. Korunma için prezervatif kullanımı ve yabancı insanlarla cinsel ilişkiye girerken tedbirli davranmak AIDS ile savaşın diğer silâhlarıdır.Gerçek sonuç için bilgi ve dikkat gereklidir,yangına körükle gitmek değil." Bu kitaba önyargılarla bakmayın. Bebeklerin nasıl yapıldığını anlatmıyor.Tamamiyle bilinçli bir yaklaşım sağlayan mizahi ve belgesel tadında bir kitap.Bilinçli yaklaşımlar için herkese öneririm.
Reklam
“Başdiyakoz devasa binayı bir süre sessizce seyretti; sonra, bir iç geçirişle sağ elini masanın üzerinde açık duran basılı kitaba, sol elini Notre-Dame’a doğru uzatarak ve kederli bakışlarından birini diğerine çevirerek şöyle dedi: ‘Heyhat! Bu onu öldürecek.’” Klasikleri seven herkes için Notre-Dame’in Kamburu okunmazsa olmayacak eserlerin
O akşam, yatağına girerken Adrian, o zamana kadar özgürlük aşkından sonra en sevdiği şey olan tanrısal yazıdan, o güzelim basılı yazıdan, yüreği ürperten, zihni kamaştıran, aşk ve doğrulukla dolu veciz cümleden; Soylu Tanrıça edebiyattan şüphe etmeye başladı! Tam o sıralarda Dostoyevski'nin "Suç ve Ceza"sını okuyordu. Kitap elinde,
"Hayatın zenginliği hisse senetlerinde değil, hissi senetlerdedir." "Önemli olan, mezarlıktaki taşların kitaba benzemesi değil, kütüphanelerin mezarlıklara dönüşmemesidir." "Camilere girerken kalbimizin temizliğini göstermek için ayakkabılarımızı çıkarırken, dilimiz de aynı saflık ve yalınlıkta olmalıdır. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir insanın ayakkabısız dili, anadilidir!" "Kütüphaneler, medeni milletlerin kilise yanında yükselen yeni mabetleridir. Kilisenin ruhunu, kilisenin halka verdiği afyonu ancak bu mabetler teşhir edecektir. Günün saat dördünde paydos eden ilim, ilim anasını, ilim ve teknik memleketini doğuramaz.”
İskemlesini yanaştırdı masaya, üzerine bir ceket aldı. Üşümezdi belki, ama hissettiği, kitaba saygıydı. Üstünü başını düzeltti sonra. Kitaplar onun için çok kıymetliydi işte. Kitapların yanına gelince en sevdiği dostlarının yanına girer gibi çekidüzen verirdi kendine. Uzun kır saçlarını tarar, ceketinin düğmesini iliklerdi. Aklından şüpheye düşmeyecek olsa odasına girerken kapıyı tıklatır, girince kitaplara selam verirdi.
Reklam
Kitaba biraz sansür uyguluyorum...:)
Batının kutsal kitabı İncil’de "Dar kapıdan girin" diyor. Dar kapıdan girerken eziyet çekilir, pisliklerden arınırsınız. Vücudunuzdaki çizikler bir nevi madalya olur.
Ayşe Şasa'yı anlatıyor
Geçen Cuma günü (7 Aralık 2001) iftarı Çamlıbel Matbaası’nda Osman Kâhya ağabeyin mütevazı fakat güzel sofrasında yaptık. İftarın sonlarına doğru ağır bir rahatsızlığa yakalandığını duyduğum ciltçi Ahmet Başoğlu’nun yani bir kitabıma ad olan “Şeyh Efendi’nin rüyası”nın son ravisinin sıhhatini sordum. Hastalığının seyri hakkında biraz bilgi verdi:
"Kendilerine kitap verdiklerimiz, Peygamberi ve Kur’an’ı tıpkı çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Fakat kendilerine kıyanlar var ya, onlar asla inanmazlar." Enam Suresi 20 Yahudiler ve hıristiyanlar Kur’an’ın Allah’dan gelmiş, gerçek bir kutsal kitap olduğunu biliyorlar. Bundan dolayı gayet iyi biliyorlar ki, bu kitap etkilidir,
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.