304 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Soğuk ve nahoş dünyaya baktım
Kafamı epeyce karıştırdı bu kitap. Sevdim, hatta epey sevdim. Bir defa, bu nasıl bir atmosfer yaratma becerisidir? Kitap boyunca kendimi kar altında kalmış o ıssız Polonya köyünde, o yalnız kulübenin içinde hissettim. Derdi güzel. Hayvanlar ve aslında tüm doğa üzerinde kurduğumuz bu haksız tahakkümü odağına alıyor. Yaşamak için insanın diğerlerine acı çektirmesinin zorunlu olduğunun öğretildiği, kesilmiş hayvan gövdelerine bakarken bir an olsun düşünmemize fırsat vermeyen sisteme yönlendiriyor düşüncelerimizi. Ve bunu yaparken insan türünün kendi uydurduğu anlam haritalarında nasıl da yolunu kaybettiğini sorguluyor. Ve tüm bunları akıcı, kolay okunan bir dille anlatıyor. Kafamı karıştıran kısımlara gelecek olursam..Birincisi, kendimi çok sık metin tarafından dışarı atılıyormuş gibi hissettim. Bu kitaptan çok çeviriyle ilgili bir sorun sanıyorum. O yüzden yarısını okuyup sonra dinleyerek bitirdim. İkincisi, günün sonunda kitabı sevmiş olmama rağmen, edebi olarak bir nefaset olduğunu söylemekte zorlanıyorum. Çünkü çok fazla mesaj verme kaygısı olan cümle var. Kurguda amaçla araç birbirine girdiğinde okuma keyfim enseden tokat yemiş gibi oluyor. Ve kitabın sonu..Biraz bu ne perhiz bu ne lahana turşusu gibi bitmemiş mi? Doğal olmayan hayvan ölümlerini bunca anlatıp, ölümün meşrulaştırılmasına bunca atıfta bulunduktan sonra insan ölümünü meşruymuş gibi göstermesi biraz tuhaf olmuş. Bunu ahlaki bir kaygıyla söylemiyorum, kurgu bir kitabın içinde onlarca insan öldürülebilir, ama bunun önceki yazılanlarla bu kadar ters düşmemesi gerekir bence. Niyetlenen keyifle okusun. #neşetaluyyüce çevirisi #barışşehri kapak tasarımı
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri Üzerinde
Sür Pulluğunu Ölülerin Kemikleri ÜzerindeOlga Tokarczuk · Timaş Yayınları · 20201,904 okunma
221 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
+329
Savaşçının laneti Vay vay vay vay demek istiyorum. İki oturuşta tamamen bitirdim. İhanet üstüne ihanet, bu kadar çok ihanete en son yaprak dökümü izlerken şahit olmuştum. Kim kimin babası kim kimin aşkı anlamak için beynimi iyice zorladım. Göz renklerinden tahminlerde bulundum. Gizem üstüne gizem, kah geçmişe gittik kah günümüze döndük kah ruhlar
Savaşçı'nın Laneti
Savaşçı'nın LanetiDila Beyaz · Arete Yayınları · 20241 okunma
Reklam
70 syf.
7/10 puan verdi
Dönemin modern ve okumuş karakteri Max Werner, Fikirleri olan Fenya’ya ön yargı ile yaklaşırken sanırım bir süre sonra bu biraz daha olağanlaşıyor, Max kadınların düşünebilen yaratıklar olduğunu biraz olsun kabulleniyor. Aynı zamanda günümüzde bile hala bahsi geçen mahalle baskısı kavramı ve kadın erkeğin arada aşk olmadan yaşadığı dostluk gibi konulara değinen Lou Andreas-Salomé ustalıkla ele aldığı bu konuların hala bir sorun olduğunu görse kitabı 21. Yüzyıla uyarlayıp yine basardı, insanlara - asla yaşadıklarından ve yaşattıklarından bir ders çıkaramayan insanlara-okuyarak, yazarak öğretmeye çalışan yazarlar var oldukça insanlıkta hep bir ümit vardır. Yazarın kendisininde insan ve yazar kişiliğinden önce kadın kişiliği ile ele alınan bir biyografisinin olması - genelde Nietzsche’nin evlenme teklifi ile anılması - sanırım o zamanlardan bu zamanlara insanlığın gelişemeyişinin güzel bir örneği. Zaman ne olursa olsun gerek kadının olduğu ve geldiği noktayı gözlemlemek, gerek okumak ve içselleştirmek için güzel bir roman.
Feniçka
FeniçkaLou Andreas-Salomé · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167,8bin okunma
224 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Cauldfield adlı küçük bir kasabada annesi ve üçüz ağabeyleri Charlie, Brian ve Andrew’la birlikte yaşayan onaltı yaşındaki Frankie Budge, Memphis’ten gelen Zeke ile tanışana dek rutin bir yaz geciriyordu. Geleneksel yaglı karpuz yakalama yarışmasında tanışan Frankie ile Zeke, birbirlerini çok iyi tanımasalar da, yalnızlıklarının da etkisiyle,
Paniğe Mahal Yok
Paniğe Mahal YokKevin Wilson · Domingo Yayınları · 202418 okunma
1/10 puan verdi
10/0
Bu kitapta emeği geçen ve okurlarına saygım sonsuz ama kitap hayatımda okuduğum en kötü kitaptı cidden kitabın konusu okudum ana karakterin Bestegül olduğunu 1. sayfada anladım ve dedimki SPOİLER Kesin hepsi ölcek Bestegül sona kalıcak sonra bu Oğuz'u özlicek (Sınıfımdakiler sayesinde Bestegül ün Oğuz a aşık olacağını biliyordum) falan
Yere Yakın Yıldızlara Uzak
Yere Yakın Yıldızlara UzakEmine Tavuz · Epsilon Yayınevi · 201911,3bin okunma
480 syf.
·
Puan vermedi
·
11 saatte okudu
Son zamanlarda çıkan kitaplarda bir sorun mu var yoksa ben mi beğenmiyorum? Konusu ve karakterlerin kurgulanması zayıftı. Kitabı ve karakterleri kim niye övmüş bilmiyorum. Kabul bende sevdim ama bookstagramlar arasında abartıldığı kadar da yokmuş. Jameson ve Emily ikiside birbirinden beter, ne istediklerini bilmeyen ve toksik karakterlerdi. Bu da aşırı yordu. Şahsen içlerinden birisi adam akıllı kurgulanmış düzgün bir karakterde olsaydı ve olaylar ağırlıklı bir şekilde yazılsaydı kitap daha iyi bir övgüye sahip olunabilirdi. Ama kısacası öyle aman aman bir kitap değil okuyacaksınız bunu göz önünde bulundurun. Olaydan çok smut vardı ve bir çok ima vardı neredeyse kusacaktim. Ama ikinci kitap için birinci kitap biraz çekilebilir. Konu: Uçakta karşılaştığı ve sohbet ettiği yakışıklı bir adamla güzel gece geçiren ve bir daha o adamı görmeyen Emily bir yıl sonra Miles Medya da işe girer ve CEO'su o adam olduğu görür. İkiside ilk başta şaşırsa da Jameson, Emily'nin peşini bırakmaz ve onunla bir randevuya çıkmak için şansını denemekten sıkılmaz. Emily de en sonunda buna karsi koyamaz. Şirketteki sorunlar ve Jameson'nin özel hayatındaki karmaşıklık Emily ile olan ilişkiyi tehlikeye atacağı kesin olsa da ondan vazgecemez.
Uçaktaki Yabancı
Uçaktaki YabancıT.L. Swan · Martı Yayınları · 2023549 okunma
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.