Gokce Ozzorlu
Gokce Ozzorlu
@kitabinauyduk
19 reader point
Joined on January 2021
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Yaşamak
Baştan sona bir direniş hikayesi olarak okudum. Bir adamın kendine ve hayata karşı direnişi. Tüm bir hayatı acılar içerisinde kavrularak tüketmiş bir adamın her şartta hayata tutunmak için seçtiği o umutlu yolculuğun hikayesi beni hem ağlattı hem de kendine hayran bıraktırdı. Elinizden bırakamayacağınız sürükleyicilikte, dili oldukça akıcı ve başucumda bir ömür boyu duracak bir kitap bulmuş oldum.
Satranç, Zweig’ın kaleminden çıkmış ve okuduğum ikinci eseridir. İlk eseri ise, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu isimli kitabıydı. Benzer bir şekilde Satranç’ı okurken de, Zweig’in psikoloji birikimini merkeze alarak anlattığı olaylar bütünü beni oldukça fazla etkiledi. Sanıyorum, kitabın, New York’tan Buenos Aires’e doğru ilerleyen bir gemi
Başka Bir Hayat Mümkün :)
Çoğu zaman yaşadığımız hayatlarımızda kendimizi mutsuz ve tatminsiz hissediyoruz. Her yaşadığımız zorlukta, o zorluğun içine kendi kendimizi kilitleyip dünyanın sonunun geldiğine inandırıyoruz kendimizi. Ve böylesi zamanlarda, hepimizin, bize bambaşka hayatların da mümkün olduğunu hatırlatacak birine ihtiyacı var. Yaşarken adımlarımızla değiştirebileceğimiz sayısız senaryonun mümkün olduğunu kulağımıza fısıldayacak bir sese ihtiyacımız var. Belki de, en iyi senaryoyu bile yaşıyor olsak, hep bazı şeylerin bizim adımıza eksik, yarım kalabileceği gerçeği ile barışmayı öğrenmeliyiz. İşte benim yolculuğumda da, bu kitap, kulağıma sakince fısıldayan o ses oldu. BAŞKA BİR HAYAT MÜMKÜN ve direksiyonda siz varsınız. Siz hangi dönemeçten dönmek, hangi sokağa girmek, hangi şehre ulaşmak, veya ne zaman, nereden dönmek isterseniz, sadece direksiyonu döndürmeniz yeterli. Tüm bunların ışığında okumanızı dilediğim bir kitap oldu Keyifli okumalar
Reader Follow Recommendations
Öncelikle bu kitap tüm varlığı ile beni oldukça fazla şaşırttı. Zamanında sadece kapağına bakarak, tek düze bir aşk hikayesi okuyacağımı sanıp almış olduğum bu kitabın içinden çıkan senaryo, benim en özel yanıma dokunuverdi. Ağdalı bir dili olmamasına rağmen, hatta diline bile belki edebi denemezken, okuyucuyu bu kadar sürükleyici bir dille içine çekebilmesi beni şaşırtan özelliklerinden biri oldu. Bir diğeri ise, bir aşk hikayesi beklerken aslında bir baba kız ilişkisinin ve bir nevi hesaplaşma ve helalleşmesinin içine düşmüş olmam da şaşırtıcıydı. Ve kendi kendime sordum, bir kitabın edebi sayılması için artık başka kriterler getirmemiz gerekmez mi? Bu soruyu da sizlere bırakmak isterim Keyifli okumalar
1953 yılında, 2.Dünya Savaşı’nın üzerinden henüz bir kaç sene geçmişken kaleme alınan bu eser beni kelimenin tam anlamıyla büyüledi. 2.Dünya Savaşı’nın yıkıcılığı ve dünya üzerinde tetiklediği dönüşüm dalgasının edebiyat üzerindeki etkilerini de göz önünde bulunduracak olursak, Ray Bradbury, şehrin üzerinde uçan savaş uçakları ile her an gelmesi beklenen savaşı, bir başka savaş ile -kitaplarla verilen savaş ile- beraber önümüze ustalıkla sunuyor. Bundan ziyade aslında en çok büyülendiğim yer, kitapta anlatılan hikayenin zamandan bağımsız oluşu. O dönemde okuduğunuzda da muhtemelen “yaa evet aynen bugünü yazmış” dedirtiyor, günümüzde okurken de “nasıl bir deha, aynen bugünü ve geleceğimizi yazmış” diye sizi hayrete düşürüyor. Ve kitabın bu şekilde, zamandan bağımsız oluşu beni bir kere daha kendisine aşık etti diyebilirim. Kitapla ve sevgiyle kalın
