Henüz 14 yaşındayken babasının işlediği cinayetin bedeli olarak, istemediği halde yaşça çok büyük birine "Ödek" olarak verilen Hatice Yakut, 52 yaşında okuma yazmayı, 53 yaşında bilgisayar kullanmayı öğrendikten sonra "Ödek" adında bir kitap yazmış.Peki "ödek" nedir? İşlemedikleri bir suçun cezasını acılar içinde süren hayatlarıyla ödeyen kız çocukları demektir. Bugün 60'lı yaşlarında ve 11 çocuğa sahip yazarımız "Hatice Yakut", tanıklık ettiği ödek kızı geleneğinin yaşattığı acıları içinde hissetmiş. Bunu bizzat yaşayan olarak kaleme aldığı bu kitap kanımı dondurdu. Kitap baştan aşağı travmatik olay örgüsüne sahip. Okurken sinirler gerim gerim geriliyor. Fakat o kitabı asla okumayı bırakmayacağınıza adım gibi eminim. Eser vicdana dokunuyor ve farkındalık yaratıyor. Toplum gerçeklerini görmezden gelmememiz gerektiğini kulağımıza bağıran bu eser beni bitirdiğim dakikalarda hâlâ etkisi altında tutmaya devam etti. Kitaptaki karakterlerin iç dünyası o kadar pak yansıtılmış, o kadar iyi betimlenmiş ki, her karakteri ayrı ayrı yaşıyordum. Nice yavrular her şeyden bir haber öyle travmatik anlara şahit oldu ki. Hissizlik nedir, tükenmişlik nedir, bir de bu yavruların, bu minnacık çocuklarımızın dilinden okuyun. Korkunç. Bir o kadar da hazin.