Film mi iyidir, kitap mı? diye soruyor
On üç günün birinde. Boş ver filmi, diyorum, kitap iyidir, tuğla gibi olmadıkça. Herkes kitap okuyabilir mi, diye devam ediyor. Ulu Önder sağolsun, yüzdedoksan, diyorum.
Diane Tice’ın bulgularına göre hafif üzüntülerden kurtulmak isteyen çoğu insan okumak, TV, sinema, video oyunları izlemek, bilmece çözmek, uyumak, bir tatil düşlemekle oyalandıklarını bildirmişlerdir. Wenzlaff’a göre bunlar arasında en etkili olanlar ruh halinde bir değişime yol açanlardır –heyecanlı bir spor olayı, komik bir film, moral veren bir kitap gibi. (Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Bazı oyalayıcı etkinlikler depresyonu besleyebilir. Çok fazla TV seyredenler üzerinde yapılan araştırmalar, genellikle TV seyrettikten sonra daha da yoğun bir depresyona girdiklerini göstermektedir!)
"Herkesin kendini iyi hissetmek için defalarca izlediği film ,gittiği mekan ,içtiği kahve, oturduğu bank, seyrettiği resim, izlediği manzara ya da gizlice gittiği deniz kıyısı vardır. Herkesin kendini dinleyecek,derdini unutacak bir yöntemi ,bir yeri vardır. Benimki de. Buydu. Çoçukçaydı ama ben buydum. Brn mutsuzken Harry Potter okurdum. Ben mutluyken Harry Potter okurdum. Ben yanlız hissettiğimde Harry Potter okurdum. Ben korktuğumda Harry Potter okurdum. Ben kendimi bir yere ait hissetmek istediğimde Harry Potter okurdum. Ben uyumsuzluğumu unutmak için Harry Potter okurdum. Ben gece uyumakta zorlandığımda Harry Potter okurdum. Ben sebepsizce Harry Potter okurdum, izlerdim,dinlerdim. 'Ne zaman bir sayfaya dönecek olursanız, ne zaman ihtiyacınız olursa,Hogwarts sizin için hep orada olacak' demişti Rowling. Uzunca bir süre Harry,Hermione,Ron,Luna benim en yakın arkadaşlarımdı. Belki bu yüzden onu izlemek ya da okumak,hatta dinlemek hala onlarla dertleşmek gibi geliyordu. O kitap o dünya benim ruh dengemi koruyordu."
O giderken ne yapacağınızı bilirsiniz... Kara gün dostlarınızı arar, yaşamınızı alkol buğulu geyiklere gömer, on bin kitap, yüz bin film izlemeye çalışırsınız... Öğrenciyseniz, okulun en kazık dersine durduk yere niye kafayı takıp, nasıl tek vuruşta o dersi haklayabildiğinize kimse -kendiniz dahil- hiçbir anlam yükleyemez... Deli gibi halı sahada top koşturanlar; çeşitli kurslara yazılanlar; kibritten ev, şişe içinde gemi, marangozluk yapanlar; balık tutmaya kalkışanlar da olur... Bu, unutmaya çalışmanın hüzünlü bir deliliğidir... Onunla birlikte kendinizi de kaybetmeye çalışırsınız aslında... Kendinize " Yaşam devam ediyor, geçip gidecek" dersiniz... Unutur musunuz peki? Bu, zamanla ilgili bir şeydir... Parmağına çekiç vurmuş bir insanın, elini deli gibi sallayıp zıplaması, söz konusu acıyı asla geçirmez...
Sevdiğiniz biri yanı
başınızda ağlıyor,
size dert yanıyor
veya hasta ya da
umutsuz bir halde.
Hangi durumda
olursa olsun, ona
değer verdiğimiz ve onunla empati