Ve etrafımda hep yalnızca masa, dolap, yatak, duvar kağıdı, pencere vardı, oyalanabilecek hiçbir şey yoktu, hiçbir kitap, gazete, yabancı yüz, bir şeyler not etmek için kurşunkalem, oynayacak kibrit yoktu, yoktu, yoktu. Bu otel odası sisteminin ne kadar şeytanca. psikolojik açıdan ne kadar öldürücü biçimde düşünülmüş olduğunun farkına ancak şimdi varıyordum. Toplama kampında belki insan elleri kanayana ve ayakkabıların içindeki ayakları donana kadar el arabasıyla taş taşımak zorunda kalıyordu, iki düzine insanla berbat bir kokunun içinde, soğuktan donarak yatıyordu. Ama öte yandan insan, yüzler görebiliyordu, bir tarlaya, bir el arabasına, bir ağaca, bir yıldıza, herhangi bir şeye, ne olursa olsun, herhangi bir şeye bakışlarını dikebiliyordu, oysa burada insanın çevresinde hep o aynılık vardı, hep o değişmeyen, korkunç aynılık vardı. Burada dikkatimi düşüncelerimden, sanrılarımdan, hep aynı şeylerden ayırabilecek hiçbir şey yoktu.
Toplama Kampı Deneyimleri
Dayakların en acı verici yanı içinde barındırdığı hakarettir…
Sayfa 37 - Okuyan us yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Herero ulusu ülkeyi terk etmelidir. Eğer bunu yapmazlarsa, onları zorla çıkaracağım... Alman bölgesi içinde silahlı veya silahsız, sürüye sahip olsun veya olmasın, Herero kabilesinden herkes vurulacaktır. Bölgede hiçbir kadın veya çocuğa da izin verilmeyecektir; kendi insanlarının yanına gönderilecek veya vurulacaktır. Bunlar, güçlü Alman imparatorunun büyük Generali olarak büyük Herero ulusuna söyleyeceğim son sözlerimdir... Bu sözler Alman Generali Lothar von Trotha'ya aittir yirminci asrın ilk soykırım emridir. Güneybatı Afrika'da yaşayan Herero ve Nama halkalarının neredeyse tamamı öldürüldü. Kalan az sayıdaki halk ise toplama kamplarına götürüldü ve daha sonra Nazilerin üstün ırk deneyine maruz bırakıldılar.
Sayfa 487 - Küre YayınlarıKitabı okudu
TİYATRODA BİR DE HİÇ ADI DUYULMAMIŞ ŞÖHRETLER VARDIR Acılı yorgun oyuncuların yanı sıra, kristalleşmiş gerçeklerin ardında bir de kalker tortuları vardı tiyatroda. Bunların adı sanı duyulmamıştır pek ortalıkta. Onları bilse bilse tiyatro çevreleri bilir. Bana en çok dokunan, tiyatronun en büyüğünden en küçüğüne kadar bütün aktörlerin, hatta
İddianame
Bu haliyle Milliyetçi-ülkücü görüş ülkemizde yaratılan orijinal ve yeni bir akım olmayıp, yakın tarihte Dünyada bir kaç kez uygulanan faşist ve nasyonal sosyalist ideolojinin, ülkemizin ve halkımızın dinsel ve etnik özellikleri gözlenerek adaptasyonu, uyarlamasıdır. Amaçlarını gerçekleştirmekte, yasal ve yasal olmayan iki ayrı yol izlemişlerdir.
Dill yine düşlere dalmıştı. Düşlerle dolu kafasında güzellikler uçuşuyordu. Ben bir kitap okuyana dek o iki bitirebilirdi ama düşlerini yeğliyordu. Şimşek hızıyla toplama-çıkarma yapardı ama o parıltılı dünyayı, bebeklerin uyuyup nilüferler gibi toplandığı dünyayı yeğlerdi. Kendini uykuya götürüyor, beni de sürüklüyordu.
Reklam
309 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.