Bazen Dill gibi düşünmek yorsa da güzel anlar , hayal kurulan anlar...:)
Dill'in düşlerle dolu kafasında güzel şeyler uçuşuyordu. Ben bir tane kitap okuyana kadar o iki tane okurdu ama o kendi uydurduğu şeylerin büyüsünden hoşlanıyordu. Yıldırım gibi toplama çıkarma yapabilirdi ama kendi alacakaranlık dünyasını tercih ederdi...
Kendimi bildim bileli birbiri ardına kitap satın alıp duruyorum. İnşa edilen bir kütüphane, yaratılan bir hayat demektir; yığılmış kitaplar toplamı değildir asla.
Sayfa 38
Reklam
İmâm-ı Gazali, İslâm Medeniyetinin, Yunan düşüncesiyle karşılaştığı anda doğan bunalımı atlatması için, İslâm Âlemine bağışlanmış bir ilâhî lütuf, bir düşünce fışkırışıydı. Bilginler, kaideyi teşkil ediyorlardı, bir ehram oluşturuyorlardı. Bu kaideye oturtulan anıt, ya da ehramın zirvesi idi Hüccet'ül İslâm İmâm-ı Gazalî. İlim kaynaklı sağlam
canım farzlarımız
Muâz (ra) şöyle dedi: Resûlullah (sav) beni (yönetici olarak Yemen'e) gönderdi ve şunları söyledi: "Sen kitap ehli olan bir topluma gidiyorsun, onları, Allah'tan başka ilah olmadığına ve benim Allah'ın Resulü olduğuma şahitlik etmeye davet et. Eğer onlar, bu davete uyup itaat ederlerse, Allah'ın kendilerine her bir gün ve gecede beş vakit namazı kesin olarak farz kıldığını bildir. Şayet buna da itaat ederlerse, Allah Teala'nın zenginlerinden alınıp fakirlerine verilmek üzere, kendilerine zekatı mutlak surette farz kıldığını bildir. Buna da itaat edip uydukları takdirde, onların mallarının en gözde ve kıymetli olanlarını almaktan sakın. Mazlumun bedduasını almaktan da son derece çekin, çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur. "
Sayfa 177 - kampanya kitapları | 2. cilt | 210. hadis |Buhâri, Zekât 41, 63, Meğâzî 60, Tevhîd 1; Müslim, Îmân 29,31. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 5; Tirmizî, Zekât 6; Nesâî, Zekât 46; İbni Mâce, Zekât 1
Başlarken. ..
Güneş İmparatorluğu, //. Dünya Savaşı sırasında 1941 'den 1945'e kadar tutsak edildiğim Çin'de, özellikle Şanghay ve Longhua'daki Sivil Toplama Kampında (S.T.K.) yaşadığım deneyimleri anlatan bir kitap. Bu roman büyük ölçüde, Japon işgali sırasında Şanghay’da ve Longhua Kampında tanık olduğum olayları anlatıyor.
İslâm'ın tüm inanç ilkeleri aklın desteklediği ve sahih düşüncenin ıspatladığı şeylerdir. Bu nedenle Allah insan aklına hitap etmekle onun şerefini yüceltmiş, mükellef olmak için aklın varlığını şart koşmuş; aklı, araştırmaya ve düşünmeye teşvik etmiştir. O (cc) şöyle buyurmaktadır: "De ki: Göklerde ve yerde neler var, bakın (da ibret alın!)" Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarılar fayda sağlamaz. Yunus, 10/101. "Artık üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki, onu nasıl bina etmiş ve süslemişiz, onun hiç bir çatlağı yoktur. Yeri de nasıl uzatmış, üzerine sabit dağlar oturtmuşuz. Orada görünüşü güzel her çeşit bitkiden çiftler yetiştirdik. Bunlar, Allah'a yönelen her kula gönül gözünü açmak ve ona ibret vermek içindir. Bir de gökten bereketli bir su indirip de onunla bağlar, bahçeler ve biçilecek taneler bitirmekteyiz. Tomurcukları birbiri üzerine dizilmiş uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik. Bunları kullara rızık olması için (yetiştirmekteyiz). O su ile ölü bir toprağa can verdik, işte hayata çıkış da böyledir." Kâf, 50/6-11. Allah, aklını kullanmayan ve kâinat hakkında düşünmeyenleri ise kınamaktadır: "Göklerde ve yerde (Allah'ın varlığına ve birliğine işaret eden) nice deliller vardır ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler (hiç düşünmezler)." Yusuf, 12/105.
Sayfa 567
Reklam
1,000 öğeden 351 ile 360 arasındakiler gösteriliyor.