…biz Hoca’ya bakalım.Eşeğini kaybetmiş ama mutlu…Halk şaşkın…Cevap kahkahayla yuvarlanıyor dudaktan: “Ya kaybolan eşeğin üzerinde ben olsaydım!” -Çok komik. -Hayır, komik değil. Hoca kaybolan şeylerin bir parçamız olduğuna işaret ediyor.
Sayfa 34
"Çoğu zaman insanlar; hatta caniler bile, haklarında verdiğimiz yargılardan çok daha saf ve temiz ruhlu olurlar. Biz de öyleyiz." Fyodor Dostoyevski- Karamazov kardeşler.
Reklam
Gerçeklik, biz ona baktığımızda ortaya çıkar. Ama nasıl ortaya çıktığı, ona nereden ve nasıl baktığımızla ilgilidir. İlya Prigogine'den ilhamla söylersek, gerçeklik bir nebzeye kadar bizim inşa ettiğimiz, kendisini ancak bizim aktif kılmamızla ele veren şeydir.
"Bugün biz maalesef Kur'ân'a da tüketici tutumuyla yaklaşıyoruz. Müslümanlar bile Kur'ân'ı okuyup 'Bu kısmı anlamadım, okudum, ama garip biraz... Burası biraz kafa karıştırıcı.' diyebiliyor ve herhangi bir kitapdan bahsedermiş gibi konuşabiliyor. Hâlbuki Kur'ân, herhangi bir kitap değil. Bu Kitab'a her zaman haklı olan müşteri gibi yaklaşılmaz. Ona ancak bir dilenci gibi, iflas etmiş biri gibi, çölde kaybolmuş ve susuzluktan ölmek üzere olan biri gibi yaklaşılır.'' ".. Hidayete muhtaçsanız alırsınız.."
SIR (âşıklar ölmez)
Ölümden korkar mısın kâri? Ölmekten korkar mısın? Ben korkuyorum ve herkes de korkar zannediyorum. Yanılıyorum belki de. Zira korkum kendi nefsimden... Ölmeye mecbur doğanlarız biz, sahi. Lakin ben ölmeye mecbur olmaktan değil ölünce mahcup olmaktan korkuyorum.
Sayfa 10 - Nesil YayıneviKitabı okuyor
Çocuklu her aile yanan canlı bir çalıdır. Ve biz bu çalıya kirli el ve ayaklar, üzerlerimizde kirli kıyafetlerle yaklaşıyoruz. Ebeveynler evde sık sık üzerindekilere önem vermeyerek yarı çıplak halde, sadece kirli çamaşırlarla dolaştıkları gibi ağızlarından çıkan kelimelere, yaptıkları işlere, çocuklarla karşılıklı etkileşime de önem vermeyip özensiz davranırlar.
Reklam
Aşk, kırık bir dişin içindeki sinir gibiydi. Acıtmamak için sağlam duvarlar istiyordu. Bazen bilerek bazen de bilmeyerek biz yıkıyorduk o duvarları ve bize kalan tek şey, yine acı oluyordu.
Hayat zordu. Fakirdik Çocuktuk biz. Ama her şey sanki bugünden daha güzel, daha zevkli, heyecanlı ve dopdoluydu.
Sayfa 13 - DergahKitabı okudu
...bir başkasının yerinde olamadıkları için kendilerini yiyip bitiren çilekeşleri, birbirleriyle sevişerek yatamadıkları için birbirlerini öldüren mutsuzları hatırlatıyordu. Onlar da, benim gibi, bizler gibi, içlerine rastlantıyla düştükleri belirsiz bir varoluşun anlamını cennette kalmış kadar uzak bir geçmişte bir gün sanki keşfetmişler, ama sonra unutmuşlardı bu sihirli anlamı. Unuttuğumuz bu hatıra için acı çekiyorduk; belimiz bükülmüştü, ama gene de kendimiz olmakta direniyorduk. Jestlerimize, bizi biz yapan şeylere, burnumuzu silişimize, başımızı kaşıyışımıza, ayağımızı atışımıza ve bakışlarımıza sinen mutsuzluk ve yenilgi duygusu, aslında, kendimiz olmakta direnmenin bir cezasıydı da...
Sayfa 65 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.