Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Devlet hizmetindeki ya da vali maiyetindeki görevleri sona erdiği anda, bölük-başılarının liderliğinde bağımsız birlikler halinde hareket eden Sekbanlar, genellikle Anadolu’da dolanırlardı. Kasabaya da köyün büyüklüğüne göre zorla para, yiyecek ve hayvan toplayıp halka kendi maaşlarını yüklerlerdi. Yerel direnişle karşılaştıklarında ahaliye karşı güç kullanmaktan çekinmezlerdi. Bu dönemde (1596-1607), Anadolu tarihinde Celaliler olarak bilinen bu eşkiya-asker birlikleri bütün anadoluya yıkım ve tahribat getirdi. Nüfusun zengin kesimi, İstanbul, Rumeli, Suriye ve hatta Kırım’a kaçarken, çok sayıda köylü de berkitilmiş şehirlere sığınmak üzere topraklarını terk etti. Büyük Kaçgun olarak bilinen bu anarşi ve bunalım dönemi, Anadolu tarihinde türünün tek örneği değildi. 17. ve 18. yüzyıllarda, seferlerde kullanılıp sonrasında maaşsız açıkta kalmış Sekban birlikleri, huzursuzluklara neden oldular. Merkezi yönetimin sekbanlara karşı etkisizliğini gören Anadolu halkı, bu eşkiya-askerlere karşı kendini savunmak için silah edinerek, yardım ve destek için kendi yerel liderlerine müracaat etti; bu gelişme eyaletlerde âyânın ortaya çıkışındaki temel etkenlerden biri olacaktır.
Sekban-Sarıca ve eyaletlerde isyanKitabı okuyor
ANT İÇMEK
Günümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen, silah üzerine ant içme ve kılıç kemer kuşanma törenleri Türklerin en eski erginlenme ve "er" olma ritüellerinin devamıdır. Ölen savaşçıların tanrı ya da tanrıça ile şarap içmeleri, yani bir anlamda hayat suyu içerek ebedi hayata intikal etmeleri ise İslamileşerek "şehadet şerbeti içmek" şeklinde yaşamaya devam eder. Eski Türk inançlarına göre savaşta ölmek, ölümlerin en şereflisi idi. Ölen alpler bir anlamda şehit sayılırlardı. Şehit savaşçıların cennete gidecekleri ve tanrı ya da tanrıça katında hayat suyu ile bağlantılı şa rap ya da günümüzdeki anlamıyla şerbet içerek, ebedi hayata kavuşacakları düşünülürdü.
Sayfa 196Kitabı okudu
Reklam
Türklerde Ant Kadehi İkonografisi ve Ant İçme Ritüeli
Savaş, barış, erginlenme, ölüm ve ebedi hayat temaları ile ilişkilendirilen ant içme ritüeli, Türklerin en arkaik ve kadim geleneklerindendir. Ant içme merasiminin en eski görsel ikonografilerini, sonsuzluğa uğurlanan ve ellerinde kadeh tutan alp heykellerinde görebiliriz. Savaşta ölen alpler için dikilen bu heykeller, onların hayat suyu içerek öteki yaşamlarında sonsuzluğa kavuştuklarını anlatır. Kolektif bilinçaltında binlerce yıl varlığını koruyan ve kuşaktan kuşağa aktarılan "ant içme töreni" ve buna bağlı merasimler günümüzde de sürdürülmektedir. Türkçe "ant" kelimesi, yemin etmek, söz vermek tanımlarının karşılığıdır. İnan'a göre Yakutlar "andıgar" Çuvaşlar "antah' Kalmuklar "andıgar", Uygurlar "ant içmek" fiilini "andık" şeklin- de kullanırlar. Eski Türkler "ant" töreni için önlerine kılıç, ok veya başka bir silah koyarlar ve bir kaptaki kana kımız, süt veya sarap karıştırarak icerlerdi.
Sayfa 185Kitabı okudu
"Mithrandir! diye bağırdı Legolas. "Mithrandir!"
Ne hoş bir tesadüf diyorum yeniden Legolas! dedi yaşlı adam. "Hepsi ona baktılar. Saçları gün ışığında kar gibi bembeyazdı; giysileri parlak bir beyazdandı; derin kaşlarının altındaki gözleri pırıl pırıl ve güneşin ışınları gibi deliciydi; gücü elindeydi. Hayret, sevinç ve korku arasında durdular ve söyleyecek tek bir söz
Vatanları ellerinden alınan, zorla yurtlarından çıkarılan, meşru hakları zorla gasp edilen insanların bu haklarını ve vatanlarını kurtarmak amacıyla kuvvete başvurmalarının yani fiili mücadele yoluna gitmelerinin terör olarak nitelendirilemeyeceği bütün insanlığın kabul ettiği bir gerçektir. Eğer bu terörse o zaman asker yetiştirmek de "terörist" yetiştirmek anlamına gelir. Çünkü askere de aynı amaç için silah eğitimi veriliyor, ordular da aynı amaç için silahlandırılıyor.
"Yani Saruman hain değil mi?"
"Elbette hain, dedi Gandalf. "Îki kere hain. Ne garip değil mi? Son zamanlarda başımıza gelen hiçbir şey Îsengard'ın ihaneti kadar üzücü değildi. Bir hükümdar ve komutan olarak bile Saruman'ın çok güçlendiği kabul ediliyediliyordu. Rohan'lı insanları tehdit ediyor, Doğu'dan esas saldın yaklaşırken onların Minas
Reklam
"Gandalf!"
Umutların ötesinden, en çok ihtiyacımız olduğu zaman döndün bize! Gözlerimi ne örtmüştü? Gandalf!" Gimli hiçbir,şey söylemedi ama gözlerini kapatarak dizleri üzerine, çöktü." "Gandalf, diye tekrarladı yaşlı adam, sanki uzun zamandır kullanılmamış bir sözü hafızasından bulup çıkarır gibi. "Evet, isim buydu. Ben Gandalf
Bir adam neye gerek duyar bu ülkede Said? - Silaha ve kitaba. Silah geçmişini halletmek içindir, kitap ise geleceğini.
Sayfa 42 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
Ey vatanı İslâmı yaşatmak isteyen hür ve münevver fikirliler, haydi silah başına!... Hakikat ve marifetin en keskin kılıcı olan kalemlere sarılınız!
DİN DEVLETİNE KARŞI ULUS DEVLETİ
Bu noktada, Niyazi Berkes'in belirttiği gibi, "din devleti görüşüne karşı, ulus devleti görüşünün zaferi, çağdaşlaşma yolunda belli bir doğrultuda birbiri arkasından gelecek bir dizi reformun kapısını açmış oluyordu." Saltanat-hilafet sisteminin çözümünden sonra, ötekilerin çözüm yolları kendiliğinden açılmıştır. Bu değişimlerin
594 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.