100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması

Agah Özgüç

100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması Sözleri ve Alıntıları

100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması sözleri ve alıntılarını, 100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması kitap alıntılarını, 100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"1952, oyuncular açısından da önem taşıyan bir yıldır. Dönemin tek sinema dergisi Yıldız'ın düzenlediği yarışmay­la gelen Belgin Doruk ve Ayhan Işık Türk sinemasında yeni yüzlerdir. Özellikle de Ayhan Işık (1929-1979) oyuncu ola­rak her şeyden önce mesleki açıdan bir "devrim"i oluşturur. Dergi ressamlığından sinemaya geçen Işık'ın oyunculuğu ne kadar tartışmaya açıksa da asıl ağırlığı sinemaya getir­diği sistemdir. Yani Batılı anlamda "star sistemi"nin kurucu­su sayılır. Tipleme açısından Turan Seyfioğlu’nun (1921- 1961) çizgisinde bir oyuncudur. Kaşıyla gözüyle düzgün fizi­ğiyle has bir Türk erkeğidir. Bir "yükseliş filmi" olan "Kanun Namına"dan sonra Yeşilçam yakıştırmasıyla bir adı da "kral'a çıkacaktır. Çağdaşı Belgin Doruk (1936) ise canlan­dırdığı çeşitli tiplemelerden sonra salon filmlerinin burjuva kızlarını üstlenecek ve "küçükhanımefendi" dizilerinde karar kılacaktır."
Sayfa 24
"Türk sineması gerçekte bir "sürprizler sineması"dır. Çoğu kez bazı aşamalar şaşırtıcı bir düzeyde gelişir. Sürprizler, Türk sinemasındaki altyapısızlığın, yani endüstriyel bir ya­pılanmanın oluşmamasından ve genelde "konfeksiyon türü sinema"nın egemen olmasının elbette ki doğal sonucudur. "
Sayfa 27
Reklam
"Muhsin Bey" Reji: Yavuz Turgul Oyuncular: Şener Şen, Uğur Yücel, Şermin Hürmeriç, Os­man Cava, Erdinç Üstün. Çağının gerisine düşen, buna karşılık eski öz değerleri­ne sıkı sıkıya bağlı bir organizatör eskisinin traji-komik öy­küsü. Yavuz Turgul bu ilginç filmiyle nostaljik bir atmosferi yakalıyor. Alçakgönüllü, iddiasız ama insanı sıcaklığıyla, yalın diliyle kuşatan bir halk filmi örneği. Son yılların gül­dürü ustası Şener Şen'in karşısında ezilmeden bir oyun çıka­ran Uğur Yücel, Urfalı Ali Nazik rolüyle döktürüyor.
Sayfa 126
"...Türkan Şoray "baygın bakışlı, yarı aralık ıslak dudaklı" yapay kadın rollerinin oyuncusudur genelde. Ancak bu dönem içinde üzerine yazılan ısmarlama senaryolardan aktarılan filmler Siyah Gözler (Nejat Saydam), Ölümsüz Kadın (Mehmet Din­ler), Tapılacak Kadın (Nejat Saydam) asıl popüler ününü sağ­layarak, halkın gözünde "efsaneleşecek ve Fatma Girik'le Hülya Koçyiğit'le bir "üçleme"yi oluşturacaktır."
Sayfa 35
"...Ve 1922 yılında Muhsin Ertuğrul'un (1892-1979) devreye girmesiyle Türk sinemasında yeni bir dönem açılır. Tefeyyüz Mektebi, Dar-ül Edep, Soğukçeşme ve Topkapı Rüştiyeleri, Mercan İdadisinde okuyup, 17 yaşında Burhanettin Tepsi topluluğun­da sahneye çıkan Ertuğrul, "tek yönetmen" olarak Türk sine­masına damgasını basar. Belli süreler içinde Almanya ve Sovyetler Birliği'nde oyunculuk yapan, çeşitli filmler çeken Muhsin Ertuğrul 1922 yılında ülkeye dönüp 1939'a kadar olan süre içinde birbiri ardına tam 19 uzun metrajlı film yö­netir. İlk özel yapımevi olan Kemal Film şirketinin kurulu­şunda katkıları olan ve özellikle de Türk Tiyatrosuna büyük hizmet veren Ertuğrul'un bu dönem içinde yaptığı filmler Alman ve Sovyet sinemasının etkilerini taşıdığı açıktır. Ağ­dalı melodramlarla teatral havadan kurtulamaz. Kaldı ki sinema dili de oldukça ilkeldir. Bu çalışmalarında önemli bir destekçisi de yönettiği filmlerin büyük bir bölümünün senaryolarını Mümtaz Osman takma adıyla yazan Nâzım Hikmet'tir (1902-1963)."
Sayfa 15
"Hudutların Kanunu" Reji: Lütfi Ö. Akad Oyuncular: Yılmaz Güney, Pervin Par, Erol Taş, Tuncel Kurtiz, Osman Alyanak, Atilla Ergün, Tuncer Necmioğlu, Muharrem Gürses, Hikmet Olgun. "Toplumsal gerçekçilik" tartışmalarının yoğunlaştığı günlerde, bu sinemasal akıma yeni boyutlar getiren bir "tez" filmi. Akad'ın "Kanun Namına"dan (1952) sonra ikinci "bü­yük çıkış"ı. Akad, kendine özgü durağan sinema dilinin dışı­na taşıp ilk kez görüntülerle hareket sağlayıp, öykünün ge­nel akışını zedelemeden gerilime doğal bir hava kazandırıyor. Ne eksik ne de fazla... "Oyuncu sineması"yla, "yönet­men sineması"nın birleştiği film, bölgesel gerçekçilik içinde kaçakçılığın sorunlarına ve giderek insan dramına yeni so­luklar getiriyor. Sınır boylarında kaçakçılık yapan Hıdır (Yıl­maz Güney), ektiği toprak çoraksa, sürdüğü tarla kumsa so­nuç ne olacaktır? Suçlular köylüyü sömüren toprak ağalarının mı, köy ilkokulunu ateşe verip yakan yobaz zihniyetliler mi, köylüyü kaçakçılığa iten düzen midir? Hıdır rolündeki Yıl­maz Güney'in etkileyici "solo oyun"u unutulmaz güzellikte."
Sayfa 111
Reklam
30 öğeden 31 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.