101 Kısa Halk Hikâyesi

Süleyman Bulut

101 Kısa Halk Hikâyesi Hakkında

101 Kısa Halk Hikâyesi konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
10/10
1 Kişi
6
Okunma
1
Beğeni
194
Görüntülenme

Hakkında

Yeri geldiğinde” anlatılacak 101 KISA HALK HİKÂYESİ Sözlü edebiyatın yaşayan bir dalı olan kısa halk hikâyeleri, yüzyılların ötesinden süzülüp gelen, insanların, yeri geldiğinde, birbirlerine anlatmaktan hoşlandığı hikâyelerdir… Bu hikâyelerde, sosyal değerlerle ilgili düşünce ve davranış farklılıkları, insan ilişkilerinde yaşanan çelişkiler, terslikler, yalın, eğlenceli bir anlatımla, ilginç ve çarpıcı kurguyla işlenir. Birisinden dinlendiğinde ya da okunduğunda, bir ders çıkarılması, bir öğüt alınması, yani “kıssadan hisse” kapılması amaçlanır. Kıssadan hisse: 101 Kısa Halk Hikâyesi arasında, “yeri geldiğinde” sizin de anlatmaktan hoşlanacağınız birçok hikâye olduğunu umut ediyoruz… İyi okumalar, iyi anlatmalar…
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 7 dk.Sayfa Sayısı: 216Basım Tarihi: 26 Kasım 2022Yayınevi: Can Çocuk Yayınları
ISBN: 9789750759048Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Yazar Hakkında

Süleyman Bulut
Süleyman BulutYazar · 59 kitap
1954 yılında, Beyşehir Gölü kıyısında Tolca Köyü’nde doğdum. Nüfus kağıdımda, doğum günü olarak 10 Ocak tarihi yazılıdır ama; annem, afyonlar çiçek açtığı zaman (mayıs) doğduğumu söyler. İlkokul dönemimde, ders kitaplarının dışında bir kitap görmedim; okumadım da ama masallar, Mevlâna öyküleri ve Nasreddin Hoca fıkraları dinleyerek büyüdüm. Dinlediğim masalları, bir deftere, aklımda kaldığı kadarıyla yazmaya çalışarak, ilk yazma deneyimimi bu yıllarda yaptığımı söyleyebilirim. Yazar olacağım diye değil elbet! Dinlediğim masalları unutmayıp, ertesi gün arkadaşlarıma anlatarak, onlara “masal bilen çocuk” havası atmak için!İlkokul dönemimde… Türkçe ders kitaplarımı da anmalıyım mutlaka: Evet, bayram törenlerinde okumak için ezberlediğim şiirler dışında sevdiğim için ezberlediğim ilk şiirleri onların sayfalarında görüp, okudum… Ezberlediğim ilk şiiri bugün gibi hatırlıyorum: Kır Şarkısı ‘ydı, Behçet Necatigil’in. Otlatmak için atlarımızı kıra götürdüğümde, çayırların üstüne ya da ekinlerin arasına uzanır, bu şiiri okuyarak, parmaklarımın üzerinde yürüyen uç uç böcekleriyle konuşurdum…