Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

101 Kitap

Taha Akyol

101 Kitap Gönderileri

101 Kitap kitaplarını, 101 Kitap sözleri ve alıntılarını, 101 Kitap yazarlarını, 101 Kitap yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sabahattin Ali şöyle anlatıyor: "Köylü verdiğine mukabil ne alır? Yolunu kendi yapmaya mecburdur, sokakları zavallı talihinden daha karanlıktır ve mektep, yüz köyün birinde bile yoktur. Candarma oralara asayişten ziyade vergi tahsilini temin için gider. Kendimizi aldatmayalım, köylü mütemadiyen vermiş, buna mukabil hiçbir şey almamıştır... İhtimal, vicdanınızın sadasını duymamak için 'Köylü efendimizdir' gibi cümleler güzel morfindir. Fakat hiçbir cümle hakikati değiştirmek iktidarında değildir!" Bu başarısızlık yüzünden, Türkiye, "Avrupa ve Ortadoğu 'da köylülüğün kalesi olan bir ülkedir ve azalmasına rağmen 1980'lerin ortalarında bile köylülük nüfusun hâlâ mutlak çoğunluğunu oluşturuyordu."
Hem "sağcı" Ahmet Hamdi Başar'ın hem solcu Şevket Süreyya Aydemir'in bir tezi vardır: Türkiye sanayileşme konusunda 1930'larda büyük bir fırsat kaçırdı! 1929 krizi sebebiyle Batı'da makine ve teçhizat sudan ucuz hale gelmişti; Türkiye bol miktarda makine ve teçhizat ithal ederek sanayileşmesine süratli ve kuvvetli bir altyapı oluşturabilirdi. Bu fırsatın kaçırılmasının sorumlusu, Başar'a göre "İnönü'nün kısır politikaları" ve marazi "enflasyon korkusudur. Hâlbuki Başar'a göre: "1939'lara kadar, Türkiye'nin serpilip gelişeceği en uygun tarihi bir devrede üretime dayanan bir para ve kredi genişliği sayesinde önemli kalkınma hamlelerine girişebilirdik.
Sayfa 81 - DoğanKitabı okudu
Reklam
İttihatçılık ve Kemalizm otoriter, devletçi ve merkeziyetçi bir modernleşme projesidir. Siyaset ve düşünce tarihimize damgasını vurmuştur.
Sayfa 77 - DoğanKitabı okudu
Tarihimizdeki öbür sayfa: Prens Sabahaddin*3
"Hakikatte Abdülhamid devri olduğu gibi, meşrutiyet ve cumhuriyet denilen devirler de bir derece farkıyla diktatörlükten başka bir şey değildir.Madem ki tek partiden başla bir şey yok, buna diktatörlük denilmez mi?.. Eğer içtimai mesleğin çizdiği yollar takip edilseydi, bugün Türkiye zahiren değil, gerçekten Garp milletlerinin takdir ve hayranlığını kazanacaktı."
Sayfa 79 - DoğanKitabı okudu
Tarihimizdeki öbür sayfa: Prens Sabahaddin*2
Temel tezi, "cemaatçi" toplumdan "bireyci" topluma geçmeyi sağlayacak liberal reformları ve eğitim sistemidir.
Sayfa 78 - DoğanKitabı okudu
Tarihimizdeki öbür sayfa: Prens Sabahaddin*1
Çok önemli bir tespiti, Osmanlı mekteplerinden mezun olanların "yüzde doksanının" memuriyete girmesidir. Bu, bizde "teşebbüs-i şahsi"nin , özel girişimciliğin gelişmemiş olma göstergesidir. Bu yüzden geri kalmışızdır.
Sayfa 78 - DoğanKitabı okudu
Reklam
Hayır,pek öyle değil.Her iyiliği Atatürk'e mal etmek gibi bir zihin alışkanlığıyla Turan Hoca'nın böyle yazdığını sanıyorum.
Sayfa 21 - DoğanKitabı okudu
Yunus Emre
Beşir Ayvazoğlu'nun Yunus, Ne Hoş Demişsin adlı kitabını bitirdiğimde, tam bir kanaatle şu sonuca vardım: Bu kitabı okumadan Yunus Emre'yi anlamış olmak mümkün değildir! Tenkit ve edebiyat tarihi literatürümüzün büyük isimlerinden biri olan Beşir Ayvazoğlu, kitabın önsözünde diyor ki: "Eğer Yunus Emre'nin şiirleri tarihi metinler olarak, yani yazıldıkları çağın şartları, düşünce dünyası ve şairin biyografisi göz önünde tutulmak suretiyle okunursa, tasavvufu paranteze almak mümkün değildir..." Mutasavvıf bir Yunus'u okuduğumuzda güzel bir Türkçe üzerinden tasavvufla tanışmış oluruz... Fakat, diyor Ayvazoğlu: "Bu şiirler tarihi bağlamından soyutlanmış metinler olarak ele alınıp yaşadığımız çağın problemleri içinden de okunabilir; o zaman Yunus Emre'yi sosyalist bir devrimci olarak görebilirsiniz, hümanist olarak da, sürrealist olarak da!" İyi de o zaman Yunus değil, kendimiz konuşmuş olmaz mıyız? Ayvazoğlu elbette farklı Yunus yorumları olabileceğini söylüyor, "ama şirazesini muhafaza etmek şartıyla." Türlü çeşitli Yunus'lar Ayvazoğlu, halk arasında asırlardan beri vecdle terennüm edilen Yunus Emre'yi akademik planda ilk “keşfedenin” Fuat Köprülü olduğuna dikkat çekiyor. Köprülü'nün keşfiyle herkes adeta kendisi için bir maden bulmuştur. Türkçüler için halis bir Türk şairi...
Sayfa 282 - Doğan Kitap
Nutuk
İsmet İnönü cumhurbaşkanı olunca, Atatürk'ün hainlikle suçladığı Karabekir gibi liderlerin itibarını iade etti, onları önemli mevkilere getirdi. Terakkiperver Fırka'yı kapatmakla hata ettiklerini söyledi. Abdi İpekçi'ye yaptığı açıklamalarda, 1927'de Atatürk'ün eski arkadaşlarına sinirli olduğu için öyle konuştuğunu doğrulamıştır. İnönü'ye göre, "Atatürk yaşasaydı, belki şartlar değiştiğine göre... başka türlü konuşurdu." Hangi şartlar? Tarihi ve siyasi şartlar. Onun için yakın tarihimizin en mühim kitabı olan Nutuk, "inanç kitabı" gibi değil, tarihsel bir belge, mesela Karabekir'in İstiklal Harbimiz kitabı nasıl okunursa öyle okunmalı; daima şartları çerçevesinde yani...
Sayfa 37 - Doğan Kitap
Günümüzde hakkında çok tartışmalar yapılan bir konuya, “şeriat" konusuna tarihçinin bakışı; Ansiklopedi'deki şeriat maddesinden birkaç cümle: "Türk devletlerinin hiçbirinde tam bir şeriat düzeni görmek mümkün değildir. Osmanlı devletinin de hiçbir devirde şeriatla yönetilmediğini, ancak medeni hukuk alanında daha çok Hanefi hukuku uygulandığını biliyoruz. Buna rağmen, bu gerçekleri bilmeyenler, bazı yabancı İslam devletlerine özenerek bir şeriat devleti idealini taşıyorlar..." Gerçekten Osmanlı devleti kamu hukuku alanında çok büyük çapta, bugünkü manada laik değil ama tereddütsüz "seküler" diyebileceğimiz "kanunnameler"e dayanmış, pek çok modernleşme reformu geleneğe dayanarak gerçekleştirilmişti.
Sayfa 43 - Doğan Kitap
50 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.