"Atatürkçü, laik, cumhuriyetçi, demokrat bir Türkiye’nin yılmaz savunucusu;
devrimci, hep emekten yana olan, hep araştıran ve sorgulayan gazeteci Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993 Pazar günü otomobiline konan bir bomba ile inandığı değerler uğruna öldürüldü."
Çağlar boyunca daha iyi, daha güzel, daha aydınlık bir dünya isteyen insanlar, düşünceleri uğruna çok eziyet çektiler, öldürülmeyi göze aldılar, öldürüldüler.
Bu yolda gözünü kırpmadan yaşamını feda edebilecek insanlar yitirilmeden, ışıl ışıl ve güzel bir dünyanın, ancak sizin gibi aydınların emeği ve çabası ile oluşacağına inanıyoruz.
Bu çabanın başarıya ulaşabilmesinin ilk koşulu, suskun kalmamak! Düşünenlerin öldürülmemesi, öldürülenlerin hiç unutulmaması dileğiyle…
Uğur Mumcu öğrencilik yıllarında;
“bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağını kavramış, etkin, coşkulu, çok okuyan, araştıran ve sorgulayan bir gençti."
Baskı ille de kafaya bir yumruk vurularak yapılmaz bir hakime.Bir hakim,verdiği bir karardan dolayı görevinden alınabiliyorsa-lojmanda oturuyorsa,çocuğu varsa okulda - bu da baskıdır.
Recep Ergun ile bir gün huzur duymadık, savcılar olarak… Bir gün huzur duymadığım makamın sahibi şimdi çıkıp, ‘Benim hukukçular ile aram çok iyidir. Hatta ben onların işine hiç karışmadım’ diyebiliyorsa, bu, bizleri çok rahatsız eder.
Komutan, Milliyet’teki beyanında ‘20 subayı alıp faili meçhul 12 bin dosyadan şu kadar kişiyi yakalattık’ diyor. Bir tane sağcı yakalatmadı bize. Bu ayrım değil de nedir?!”
Çağlar boyunca daha iyi, daha güzel daha aydınlık bir dünya isteyen insanlar, düşünceleri uğruna çok eziyet çektiler, öldürülmeyi göze aldılar.Öldürüldüler..