"Öyle konaklar yandı ki kapısını açmağa bile vakit bulunmadı... Mermer merdivenli 20 odalı konaklar yanıyordu... Ermeni zenginlerinin senelerden beri takatfersa (tahammül edilemez) bir gayretle çalışıb elde ettikleri mal ve eşya(lardı).
Kesin olan şu ki: yangınların neden olduğu yıkım, savaşınkinden fazlaydı. Örneğin işgale uğrayan Belçika'da 100 bin ev (toplamın %6'sı) tahrip olurken, Ankara'da şehrin en bakımlı yarısı yok olmuştu.
1916 bahar aylarında Ermeni mahallesine yüzerce atlı araba gelir; altı aydan fazla süren bir "çalışma" ile iki bin dükkan, üç kadim katedral, dokuz kilise, okul ve evlerdeki eşyalar toplanarak arabalara yüklenir; yüzlerce vagon yükü eşya İstanbul'a nakledilir.
Hükümet açısından, evlerin ayakta kalması, en azından iskan kapasiteleri itibariyle anlamlıdır. O yıllarda Anadolu'daki karmaşık iskan ve göç trafiği içinde bu ihtiyaç o denli hayatiyet kazanmış olsa gerek ki, emval-i metruke hane sayısını Talat Paşa şahsi defterinde saklıyordu.
6.990 Katolik'ten başka, 1914 resmi sayımına göre, Ankara merkez kazasında 69.066 Müslümanla beraber, 3.327 Rum-Ortodoks, 915 Protestan, 3.341 Gregoryen olmak üzere toplam 14.500 Hıristiyan yaşıyordu.