Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1970'lerde Türkiye Solu

Vehbi Ersan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Özal’ın bu yaklaşımından yola çıkarak, büyük gazetelerin önde gelen gazetecileri Bekaa’da PKK lideri Abdullah Öcalan’la görüşmeye gitti, haftalarca Öcalan ve PKK hakkında gazete ve tele­vizyon kanallarında programlar yapıldı. Bu rejimin PKK ile uzlaşma arayışının bir ürünüydü. Perinçek, Temmuz 2007’de Aydınlık’ta Öcalan’la görüşmeyle ilgili kendini savunurken “Başka kimler görüştü? Mehmet Ali Birand, Fatih Altaylı, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Güneri Civarıoğlu... Yani Türk basınının bütün kıdemlileri, genel yayın yönetmenleri, başyazarları... ” diyordu.
pkk avrupa'daki solcuları öldürmeye başlıyor
Abdullah Öcalan ise gerilla savaşında kararlıydı ve anlaşılan Suriye’yle iş­ birliğini kabul etmişti. Örgüt içinde muhalifler, gerilla savaşıyla ilgili kuşku yayanlar, ihanetle suçlanarak ya tutuklanıyor ya da öldürülüyorlardı. 1984 Ağustos’unda “silahlı propaganda” birliklerinin Şemdinli ve Eruh baskınla­rıyla gerilla savaşı başlatıldığı sıralarda Avrupa’da da muhalifler teker teker bulunup öldürüldü. PKK’nın muhaliflerine uyguladığı şiddete Devrimci Yol sert tepki göster­di ve tüm ortak çalışmaları durdurduğunu açıkladı. Cephe sona erdi. İki ör­güt arasındaki ilişkiler de gerginleşti. 1985’te gerginlik kavgalara ve cinayet­lere vardı. PKK, Devrimci Yol liderlerini “tasfiyeci bir sol oluşturmak” ve “ihanet”le suçladı.
Reklam
Doğu Perinçek, Paris’teki bir konferansta “ordunun uşağı” diyerek kendisini protesto eden sol­culara “Türk ordusunun uşağı sözünü hakaret addetmiyorum” diyerek şöyle yanıtladı: “Bugün Batı’nın baş hedefi olan Türk ordusuna şunlar dayatılıyor: MGK dağıtılacak, ordunun politika­daki etkisi bitirilecek, Türk ordusu Kemalist geleneklerinden koparılacak. Küçük devletçikler, küçük emirlikler kurmak istiyorlar. Globalleşme ulusal devleti ortadan kaldırınca temel çekir­deği olan ulusal orduyu da ortadan kaldıracak, ordu bunun farkındadır ve buna karşıdır. Or­du Türkiye’nin en kıymetli birimidir, her konuda yanlışlık yapın düzeltilebilir, ama orduya kar­şı yanlışlık yaparsanız düzeltilemez. Solcu söylemlerle, halktan uzak hareketlerle bir yere va­rılmaz. Ben bu provokatörlerle 30 yıldır uğraşıyorum. Bana Türk ordusunun uşağısın diye ba­ğırıyorlar. Devrimcilik böyle yapılmaz. Tabii cuntalardan az çekmedik, ancak 28 Şubat çizgi­si bu darbelere zıt ve onlara düşman bir çizgidir. Türkiye’de orduya en düşman kim? Tarikatçı­lar, Nakşibendiler, Fethullahçılar, Amerikancılar ama biz orduyla yan yanayız. Halkın yanında yer alan bir Türk ordusu var, ulusun yanında Kemalist bir ordu var.”
Devrimci Yol'a devlet operasyonu ve pkk'nın tek sol örgüt olarak kalması
Devrimci Yol davalarında tam sayı bilinememekle birlikte binlerce ki­şi yargılandı. En büyük davalar Ankara ana davası (574 kişiyle açılmış son­radan eklenen dosyalarla bu sayı 723’e çıkmıştı), Fatsa (811 sanıklı), Artvin (898 sanıklı), Yeni Çel tek (666 sanıklı) davalarıydı. Veysel Güney 11 Ha­ziran 1981’de (Gaziantep E Tipi Cezaevi, 24 yaşında), Mustafa Özenç, 20 Ağustos 1981’de (Adana Cezaevi, 22 yaşında), llyas Has 7 Ekim 1984’te (İz­mir Buca Kapalı Cezaevi, 26 yaşında), Hıdır Aslan, 25 Ekim 1984’te (Burdur Kapalı Cezaevi, 26 yaşında) idam edildiler. 17 kişi sorgulandıkları emniyet ya da jandarma merkezlerinde işkence sonucu hayatını kaybetti. Ankara’da Emniyet Müdürlüğü 1. Şube’ye bağlı çalışan Devrimci Yol’dan yakalananla­rın sorgulandığı Derin Araştırma Laboratuvan adı verilen ve DAL diye anı­lan birimde 5 kişi işkenceden öldürülmüştü.
Doğu Perinçek, 2002’de ise, bir gazetecinin “Geçmişinizin muhasebesini yaparken vicdanınızı rahatsız eden şeyler var mı? Mesela Aydınlık gazetesin­de ihbar edilen sol adresler, isimler?” sorusuna şu yanıtı veriyordu: Az bile yapmışız. O konuda daha cesur olmalıymışız. O sol örgütler halk düş­manı olmuşlar, kontrgerillanın, uyuşturucunun ağına düşmüşlerdi. TİKKO, al­tı ülkücü inşaat işçisini 1978’de duvarın dibinde kurşuna dizdi. Açıkça söylü­yorum: O inşaat işçilerinin yanındayım. Hiç kimse MHP’li ya da ülkücü diye in­şaat işçisini kurşuna dizemez. Kimse solculuk adına bu alçaklıkları yapamaz.
Abdullah Öcalan'ın kurtuluş savaşı yorumu
Taner Akçam’ın anlatımına göre, PKK lideri Abdullah Öcalan 1980 sonbaharında kendisine bir mektup yazmış “M. Kemal’in 1919’da Anadolu’ya geçer geç­mez yaptığı ilk işlerden biri Kürt aşiret liderleriyle kontakt kurmak olmuş­tur. Türk ulusal savaşı, Türk-Kürt dayanışmasının ürünüdür. Burjuva ve fe­odal atalarımızın yaptıklarını, biz niye yapmayalım” demişti. Sonraki ge­lişmeler ve toplantılar, Abdullah Öcalan’ın olumlu yaklaşımlarıyla -özellik­le 12 Eylül öncesi PKK’nın sola yönelik uyguladığı şiddetle ilgili özeleşti­ rileriyle- bir yakınlaşma sağlandı, Avrupa’da eylem birliklerine ve nihaye­tinde “cuntaya karşı silahlı mücadele başlatmak” gibi ileri bir ortaklığa dö­nüştü.
Reklam
devrimci sol & pkk ilişkisi
Bölgede örgütlenme ve kır gerillası hazırlığı yapan Devrimci Sol, Başba­kanlık Başmüşaviri, emekli korgeneral Hulusi Sayın (30 Ocak 1991, İstan­ bul), Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz (23 Mayıs 1991, Adana), emekli Güneydoğu Anadolu Bölgesi Jandarma Asayiş Komutanı İsmail Selen (23 Mayıs, Ankara) ve eski 1. Ordu Komutanı, eski MİT müsteşarı ve Da­nışma Meclisi üyesi Adnan Ersöz (13 Ekim 1991, İstanbul) öldürülmeleriy­le Kürt halkında sempati'yaratmayı amaçlamıştı. Bu eylemler “Kürt halkına karşı baskı ve zulmü bizzat örgütleyenleri” hedef alarak “kalıcı örgütlenme yapmanın koşullannı yaratmak”, “Kürt milliyetçilerinden farklı bir çizgiye sahip olduğunu göstermek” için düzenlenmişti. Ancak bu çabalar Kürt illerine etki edilebildiği anlamına gelmiyordu, itti­fak konusu ise daha baştan olanaksızlaştı: PKK lideri Abdullah Öcalan, Dev­rimci Sol’u “terörist”, eylemlerini “çata pata” olarak nitelendiriyor, Kürt hal­kında sempati yaratmayı amaçlayan suikastları eleştiriyordu. Ve iki örgü­tün yıldızları hiçbir zaman barışmadı.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.