Bilimdeki her ilerleme, bilinmeyenin sınırlarını, dolayısıyla korkunun sınırlarını geri itiyor; dünyayı/evreni yüzlerce kaprisli Tanrının/cinin/perinin/ruhun her an her şeyi yapabilecekleri, bilinemez bir yer olmaktan biraz daha uzaklaştırıp, bilinebilirliğini biraz daha pekiştiriyor. Bu geriye itilen korku sınırları, bu bilinebilirlik duygusu, insan olarak kendimizi daha iyi hissetmemizi, daha mutlu olmamızı sağlıyor. Bilimin böyle bir işlevi de var…