72. Koğuş

Orhan Kemal

En Eski 72. Koğuş Sözleri ve Alıntıları

En Eski 72. Koğuş sözleri ve alıntılarını, en eski 72. Koğuş kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir ara ufacık bir serçe kuşu bir an Kaptan'ın penceresine kondu, içeriye doğru bir şeyler bıcırdadı bıcırdadı... Sonra şaşkın, ürkek, aşağıya baktı. Aşağıda, ta aşağıda, dipte, karlar üzerinde gördüğü bir taneye doğru kendini bıraktı.
72. Koğuş, bütün cezaevlerinde olduğu gibi cezaevinin en yoksul, yoksul olduğu için de en pis koğuşuydu. Buranın insanları ayağa kalkmış birer solucandır. Devlet baba her hükümlü gibi onlara da gününde kara birer tayın veriyordu. Bazen kupkuru, bazen fırından yeni çıkmı ama, her zaman çamurdan farksız.
Reklam
Çok değil birkaç zarda güçlerini tüketip enselerini kaşıyarak dönüyorlardı 72. Koğuş'a. Artık koca yıl bir tek tayın almamacasına yaşayacaklardı. Hiçbir yerden hiçbir gelirleri olmadığı gibi, umutları da yoktur. Aç acına yaşayacaklardır. Görünüşe göre böyle olması lazımdır ama olur mu ? Olabilir mi ? Canlıdırlar, delinmiş bir boğazları vardır, yaşayacaklardır. Yaşamalarının yurda, ulusa herhangi bir faydası olup olmadığını düşünmeden, yurdu, ulusu hatırlarından geçirmeden, bir bit, bir solucan, bir hamamböceği, herhangi bir tek hücreli gibi, bir yosun gibi yaşayacaklardır yaşayabildikleri yere kadar. Bunun için de, cezaevinin alacakaranlık dehlizlerinde korkak, haysiyetsiz, rezil, kepaze birer gölge, birer insan iskeleti hâlinde dolaşır, sahipsiz bir tencere, bir kenara bırakılmış bir parça ekmek, süprüntü tenekelerine atılmış zeytin çekirdekleri, kokmuş yiyecekler kollanır. Arada, küçücük maltızlardan biri üzerine kaynayan bir tencereye usulcacık sokulunarak kaşla göz arasında kapak kaldırır, içleri kir dolu uzun tırnaklı el kaynayan yemeği şöyle bir karıştırır, ya bir avuç fasulye, ya da kocaman bir et parçası kapıldığı gibi, zayıf bacakların olanca gücüyle dehlizin alacakaranlığında silinip gidilirdi.
" Boş ver ama, başa çıkamazsın sonra. Bunlara elini veren kolunu alamaz! " " Boş ver dedum ya... " " Bunlar Allah'ın cebinden peygamberi çalarlar. Bir sefer alıştılar mı bitti. Sendeki yürek zaten muhallebi, boyunlarını büktüler de başladılar mı ağlamaya dayanamazsın. Bırak, Allah'ın acımadığına sen mi acıyacaksın ? Elimizdeki parayı çarçur etmeyelim... "
Tok karınla uyunan uykunun tadı bir başka oluyordu. İnsan korkunç rüyalar görmüyor, genç, güzel kadınlarla düşlerinde sevişiyor, iliklerine kadar ısınıyordu. Tokluk gibi var mıydı? Yaşasındı tokluk!
Beton: -Sizin koğuştanım, ama sizden değilim! Kaya Ali sertçe döndü: -Niye? Bizden farkın ne? -Ben orta sondan belgeliyim oğlum! -Onu yiyen geçen sene öldü! Beton sinirli sinirli döndü: -Varsa içinizde benimle imtihan olacak, çıksın! Oradakileri gözden geçirdikten sonra sordu: -Üç virgül bir, dört, bir altı, nedir? Beton yüksek sesle: -Enayiler, cahiller! dedi.Daha Pi'yi bilmiyorsunuz be! Ulan sizin yerinizde olsan insan diye gezmem be!
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.