A People's History of the World

Chris Harman

A People's History of the World Quotes

You can find A People's History of the World quotes, A People's History of the World book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
(...), Friedrich Engels ve Karl Marx çok yetenekli insanlardı. Ancak bu kadar muazzam bir etki yaratmış olmalarının nedeni, Platon ya da Aristotales'e, Konfüçyüs ya da Buda'ya, Tarsuslu Pavlus ya da Muhammed peygambere, Voltaire ya da Rousseau'ya tarihteki yerlerini garanti eden dehaları gibi yalnızca kişisel dehaları değildi. Onlar bir dönemin bütün çelişkilerinin bir araya geldiği bir zamanda ve yerde yaşadılar ve onların elinde başkalarının sahip olmadığı bir şey vardı: Bu çelişkileri yalnızca görmelerine değil, aynı zamanda açıklayabilmelerine olanak veren bir entelektüel gelenek ve bilimsel ilerleme yaklaşımına sahiptiler.
Sayfa 321Kitabı okudu
Kölelik karşıtı Wendell Phillips ünlü bir konuşmada Lincoln'ün politikasından yakınıyordu: McClellan'ın bir hain olduğunu söylemiyorum; ama eğer bir hain olsaydı aynen davranmış olduğu gibi davranması gerekirdi. Richmond için hiçbir korkunuz olmasın; McClellan onu alamayacak. Eğer savaş bu şekilde, rasyonel bir amaç olmadan sürdürülürse, o zaman kan ve altını israf etmenin bir yararı yoktur... Lincoln... birinci sınıf bir ikinci sınıf adamdır.
Sayfa 343Kitabı okudu
Reklam
Kadınlar ve çocuklar iplik fabrikaları için en ucuz ve en kolay işgücünü sağlıyordu ve bunlar sağlıkları ve küçük çocuklarının bakımı konusunda hiçbir endişe duyulmadan çalıştırılıyordu. Eğer sermaye birikimi işçi sınıfı ailesinin yıkımını gerektiriyorsa, o zaman bırakın öyle olsundu! 1850'lere gelindiğinde daha uzak görüşlü kapitalistler gelecekteki işgücü rezervlerinin tükenmesinden korkmaya başladılar. 1871 yılında Britanya'da Yoksul Yasası (Poor Law) müfettişleri, 'Yoksul sınıfların şehirlerde büyüyen çocukları, 15 yaşına geldiklerinde boyda 148,5 cm'yi göğüs çevresinde 72,5 cm'yi zor buluyorlar. Bu dumura uğramış gelişme bu ırkın tipik özelliğidir.' diye raporlar hazırlıyordu. 1893 yılında Mansion House Komitesi şu sonuca varıyordu: ' aşikar olan çözüm ... Londra işçi sınıfının fizik ve moral dayanıklılığını artırmaktır." Bir dizi yasa çocukların çalışabilecekleri saatleri sınırlandırdı ve kadınların hamileliğe zarar verebilecek sanayilerde çalıştırılmasını yasakladı.
Sayfa 372Kitabı okudu
George Orwell, Kasım 1936'da Barselona hakkında şunları yazdı:
Hayatımda ilk kez işçi sınıfının iktidarda olduğu bir şehirde bulundum. Hemen hemen her büyüklükteki her bina işçilerce ele geçirilmişti. Her dükkân ve kafenin üzerinde kolektifleştirildiğini belirten bir ibare vardı; ayakkabı boyacıları bile kolektifleştirilmişti ve sandıkları kırmızı ve siyah boyuyordu. Garsonlar ve tezgâhtarlar yüzünüze bakıyor ve size eşitleri gibi davranıyorlardı. Yaltaklanan ve hatta törensel sayılabilecek konuşma biçimleri geçici olarak yok olmuştu. Özel araba yoktu; hepsi müsadere edilmişti. En tuhafı da kalabalıkların görünüşüydü. Dış görünüşüyle burası zengin sınıfların neredeyse var olmadıkları bir şehirdi.
Sayfa 479Kitabı okudu
Üçüncü büyük doğu imparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu'nda da benzer bir model vardı. Bu, 400 yıldır, Kuzey Afrika'nın tümü, Mısır ve şimdiki Sudan, Arap yarımadası, Filistin, Suriye, Irak, Küçük Asya ve Balkanlar da dahil ve kimi zaman Macaristan ve Slovakya'yı da içerecek şekilde Avrupa'nın geniş kesimlerine egemen olmuş çok uluslu büyük bir imparatorluktu. İstanbul'da oturan Türk imparatorlar tarafından yönetiliyordu ve Küçük Asya ve Balkanlar'ın bir kısmında Türk toprak sahipleri sınıfı vardı. Ancak imparatorluğun büyük kısmı, fethedilmiş topraklardaki Türk olmayan üst sınıflar -Balkanlar'ın büyük kısmında Yunanlar, Ortadoğu'da Araplar ve Mısır'da Osmanlı öncesi memlük hükümdarların ahvadı- tarafından yönetiliyordu. İstanbul'da çeşitli dinsel gruplar -Ortodoks Hıristiyanlar, Süryani Hıristiyanlar, Yahudiler vs.- sultanın genel yönetimine tabi kendi yönetim yapılarına sahipti. Ordu bile tümüyle Türk değildi. Ordunun çekirdeği yeniçerilerden genç yaşta Balkanlar'daki Hıristiyan ailelerden devşirilmiş, aslında köle ve çok sıkı savaşçı olarak yetiştirilmiş askerlerden oluşuyordu.
Sayfa 354Kitabı okudu
Hem generaller hem de sanayiciler toprakların zapt edilmesinin, elleri altındaki ekonomik kaynakları arttıracağını görebiliyorlardı. Genel olarak savaş hedeflerinin yalnızca Asya ve Afrika'daki sömürgeleri savunmak ya da yenilerini ele geçirmekle sınırlı olamayacağı, Avrupa'da da özellikle sanayi ya da yarı-sanayi bölgelerini ele geçirecek şekilde gözden geçirilmesi söz konusuydu. Almanya için bu, Fransa'nın demir cevheri üreten Loren bölgesini ilhak etmesi, Belçika'nın, Orta Avrupa ve Romanya üze rinde kontrol kurması; Türkiye ve Ortadoğu'da Berlin-Bağdat demiryolu etrafında bir nüfuz bölgesi oluşturulması anlamına geliyordu.
Sayfa 398Kitabı okudu
Reklam
Sosyal Demokratların korkaklığı gibi, Komünist liderlerin divaneliği Hitler işbaşına geldikten sonra da devam etti. İtalya'da olanlardan ders almamışlardı ve Nazilerin iktidardaki herhangi bir burjuva hükümeti gibi hareket edeceğine inandılar. Nazi diktatörlüğünün esasen istikrarsız ve muhtemelen kısa ömürlü olacağında ısrar ettiler. Sloganları 'Hitler'den sonra, biz'di. Moskova'da parti gazetesi Pravda 'Alman Komünist Partisi'nin yükselen başarılarından' söz ediyor; bu arada eski Sol Muhalefetçiler'den şimdi tamamıyla Stalin'in emri altında olan Radek, Izvestia'da, Naziler için, 'Marne'daki yenilgi gibi bir yenilgi'den söz ediyordu.
Sayfa 469Kitabı okudu
(...) bakireden doğma öyküsü, bakire bir inekten doğduğu varsayılan esrarengiz ve popüler Mısır kültü Osiris'ten Hıristiyanlığa geçmiş bir unsurdu. 'Kutsal Meryem' imgesi, Mısır dininde, 'insan ırkının en kutsal ve ebedi kurtarıcısı... ıstıraplarımızın anası" diye hitap edilen tanrıça İsis'in oynadığı role olağanüstü bir benzerlik gösterir. Bunu Hıristiyan duasında 'Tanrı'nın annesi' şekline dönüştürmek için çok fazla bir çaba gerekmez.
Sayfa 100Kitabı okudu
Radikal ajitatör John Thelwell, 1796'da geleceğin neler getirebileceği konusunda şu gözlemi yapıyordu: Tekelleşme ve sermayenin birkaç elde tüyler ürpertici yoğunlaşması... kendi habisliği içinde tedavinin de tohumlarını taşır... İnsanları bir araya sıkıştıran şey ne olursa olsun... kimi kötülükler yaratsa da bilginin yayılması için elverişlidir ve eninde sonunda insanın özgürlüğünü geliştiricidir. Dolayısıyla her büyük atölye ve imalathane, parlamentonun hiçbir yasasının susturamayacağı ve hiçbir yöneticinin dağıtamayacağı bir tür siyasal dernektir.
Sayfa 317-318Kitabı okudu
1920'de fabrikaların işgal edildiği sırada İtalya'da Mussolini, savaşı desteklemek için partisinden ayrılmış kışkırtıcı bir editör olarak ulusal çapta tanınmış birisiydi. Ancak kişisel olarak, ulusal şoveniste dönüşmüş bir grup eski devrimci ve İtalya'nın Yugoslovya kıyısına ve Avusturya'ya dair toprak haklarının reddedilmiş olduğuna inanan dağınık, eski ön saf mücahitlerden oluşan sınırlı sayıda siyasi takipçiye sahipti. Bunların bir kısmı 1919 Martında ilk fascio de combattimento'ları (faşist savaş birlikleri) kurmuş ama o yılki seçimlerde çok kötü sonuçlar almış ve İtalyan işçileri işverenlere ve hükümete karşı çıkarken kenarda sıkışıp kalmış, güçsüz kişilerdi.
Sayfa 428Kitabı okudu
690 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.