Çıtır Çıtır Felsefe

Adalet ve Haksızlık

Brigitte Labbé

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İyi ki hayatta bir yanda sadece doğrular, diğer yanda da sadece yanlışlar yok.
Haksızlık şiddet doğurur. Çünkü haksızlık, şiddetin ta kendisidir.
Sayfa 35 - Gün Işığı KitaplığıKitabı okudu
Reklam
… ve çocuk hakları
Aynı zamanda bir de Çocuk Hakları Bildirgesi vardır. Çünkü haksızlığın kurbanı çocuklar olduğunda, haksızlık daha da kötüdür. Arman’ın buna karşı çıkması gerekiyor. Çocuk Hakları Bildirgesi şöyle der: “Okul disiplininin, çocukların onuruna saygı duyması gerekir.” Arman’ı çıplak yüzmek zorunda bırakmak, onun onuruna saygı duymayan, aşağılayıcı bir hareket. Arman’ın buna karşı çıkma hakkı var, yüzme öğretmeni bunu anlamalı. Anlayış göstermezse Arman annesine, babasına ya da sınıf öğretmenine, hatta belki de bir hakime haklarına saygı duyulmadığını, ondan istenen şeyin adil olmadığını anlatmalı. Haklarını, yasayı, neyin adil olduğunu bilmek, kendimizi savunmamızı ve adalet talep etmemizi sağlar. Yasalar da işte buna yarar.
Sayfa 26 - Günışığı Kitaplığı
Toplu değişim-hemen şimdi!
Eğer, sihirli bir değneğin dokunuşuyla beyaz dereli insanlar siyah olsalardı, Musa’nın ülkesindeki yasalara karşı çıkarlardı. Ayrıca, bütün erkekler kadın oluverselerdi, bazı ülkelerdeki yasaları anında değiştirirlerdi. Söz konusu yasaların adaletsiz olduğunu fark ederlerdi. Herkesin bir başkasının yerinde olabileceğini hayal etmek …. İşte, yasaları adil kılan düşünce. Yarın herkesin kadın, erkek, çocuk, siyah, beyaz, sarı, Yahudi, Hristiyan, Müslüman, herhangi bir dinden ya da dinsiz, zengin, fakir, engelli, şu ya da bu mesleklere, herhangi bir hastane yakalanmış biri… olabileceğini hayal etmek. Sonuçta adalet, yasalara karar verenleri sectigimiz zaman, yani oy verdiğimizde sağlanmaya başlar. Yalnızca kendini, arkadaşlarını, kendilerine benzeyenleri, yakınında oturanlar ya da aynı meslekten olanları düşünmeyen kişileri seçmek önemlidir.
Sayfa 15 - Günışığı Kitaplığı
İnsan hakları …
İnsanlar, herkes için adil olan ve olmayan önemli şeyler konusunda anlaşmaya vardılar. Bütün bunları da İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi denen bir metin halinde yazdılar. İnsan hakları, herkesin sahip olması gereken haklardır. İyi gelirli bir işe sahip olma hakkı, güvenlik içinde yaşama hakkı, ülkesinden ayrılma ve geri gelme hakkı, istediği dine inanma ya da hiçbirine inanmama hakkı, okuma yazma öğrenme, eğitim görme hakkı… Birçok ülke, aynı fikirde olduğunu söylemiş ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni imzalamıştır. Ama, bütün bu hakların tamamını uygulayabilmek çok çok fazla ülke yoktur. Evsizler sokakta yattığında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne uymamış olur, çünkü bildirge herkesin barınma hakkına sahip olduğunu söyler. Bazı kadınlar evlenecekleri erkeği seçme hakkına sahip olmadıklarında, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne uymamış olur çünkü bildirge herkesin evleneceği kişiyi seçme hakkına sahip olduğunu söyler. Bir insan, sırf ülkeyi yönetenler aynı fikirde değil diye hapse girdiğinde, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne uyulmamış olur.  Ama bu bildirgenin varlığı bile büyük bir ilerleme. Bu, daha adil bir dünya istediğimizi kanıtı. Bu, herkesin bildirge savunabileceği, bildirgedeki insan haklarına saygı duymayan ülkeleri kınayabileceği, onların saygısızlığı tekrarlamamaya ikna edebileceği ve hatta belki de onları cezalandırbileceği anlamına gelir.
Sayfa 24 - Günışığı Kitaplığı
Bir başka haksızlık kutusunda şunları okuyoruz: “On yaşındaki çocukların fabrikalarda çalıştığı ülkeler var, bu hiç adil değil.” “Sokaklarda yatan insanlar var, bu adil değil.” “Çocuklarını döven anne babalar var, bu adil değil.” “Ülkelerinden çıkamayan insanlar var, bu adil değil.” “Tedavi görmek için yeterli parası olmayan hastalar var, bu adil değil. “ Görüyoruz ki, burada artık evdeki okuldaki günlük hayatımızdaki haksızlıklardan söz etmiyoruz. Bize dokunan, ama yalnızca bize dokunan adalet sorunlarından söz etmiyoruz. Artık insanların tamamı için bütün insanlar için var olması gereken bir adaletten söz ediyoruz Eğer Henri’nin arkadaşlarından daha az harçlığı varsa, bunun haksızlık olup olmadığını her zaman tartışabiliriz. Ama aç insanlar, fabrikalarda çalışan ya da dayak yiyen çocuklar gördüğümüzde, bunun adil olmadığını hemen anlarız, bunun tartışılacak yanı yoktur. Bir haksızlık olduğunu anında kavrarız, kimse bunların adil olduğunu söyleyemez. Bu adalete evrensel adalet diyoruz. Yalnızca bazı insanları değil, dünyadaki bütün erkekleri, bütün kadınları, bütün çocukları savunan bir adalet bu.
Sayfa 22 - Günışığı Kitaplığı
Reklam
Bu haksızlık!
Henri ve Mari bir mektup kutusu yapıyorlar. Kutu salonda. İçine, hayatlarında haksız buldukları her şeyi yazıp atıyorlar. Kutunun üstüne üstüne kalın uçlu, siyah bir kalemle “Haksızlık Kutusu” yazıyorlar. Zaman zaman, anne ve babalarından kutuyu açmalarını, yazılanları okumalarına ve şikayetleri hakkında onlarla konuşmalarını istiyorlar. Henri ve Mari, bu yöntemi geliştiriyor, çünkü anne ve babalarının onları dinlemek için zaman ayırmadıklarını düşünüyorlar. Ayrıca, Henri ve Mari Kutunun içine, “Bu haksızlık, bizi dinlemiyorsunuz, hep aceleniz var!” Yazılı bir mektup da atıyorlar.
Sayfa 19 - Günışığı Kitaplığı
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.