Jack London'ın hayatından iz taşımayan okuduğum ilk kitabı sanırım. Kar, kış, denizcilik, boksörlük, yazarlık yok bu kitapta. Yazar bu kez evrim teorisi üzerine bir kurgu hazırlamış. Kitap yayımlandığı dönemde hem kiliseden tepki toplamış hem de Stanley Waterloo isimli yazar tarafından hırsızlıkla suçlanmış fakat London'ın kendince hepsine cevapları olmuş.
Konusu itibariyle ilgi çekici olan kitap aynı zamanda yazardan daha önce okumadığım bir düşünce barındırdığı için meraklandırdı. Başlarda heyecanla okusam da kurgudaki kopukluklar belki de yeterince detaylı işlenmeyişi yüzünden zaman zaman sıkıcı buldum, sürükleyiciliğini yitirdi.
Alt benliğinin rüyalarında ortaya çıktığını, rüyalarında farklı ve ilkel bir hayat yaşadığını fark eden bir genç tarafından anlatılan kitap; hem ilkel düzen içinde insan davranışları hem birlik olamamanın acı sonuçları hem de egoizmin can yakıcılığı üzerine akıcı bir romandı.
Yazara başlamak için uygun bir kitap olduğunu düşünmüyorum çünkü diğer kitapları hakkında pek fikir verici değil. Belli başlı kitaplarını okuyanlar içinse yazarın evrime bakışını görmek için farklı bir eser.
