Merhaba ×3
Bu kadar yorucu olmak zorunda mıydı gerçekten? İlk iki kitapta alınan keyfin bedeli son kitapta ödendi resmen. Önce yemeği sonra tatlıyı yedik en son da hesabı ödedik. "Adlandırılamayan" tam anlamıyla kendi kendine özgürce saçmalama metniydi. Kimin kim olduğu önemli değil, herkes herkes olabilir. Ya da herkes tek bir kişi olabilir. Beynim çorba oldu, bitirdim ama nasıl bitirdim. Arka kapak yazısı belki biraz daha fikir sahibi olmanıza yardımcı olabilir. "Beckett, zembereğinden boşanan dilin, bir daha asla kapanmayacak, asla susmayacak bir ağzın ve olanları durgun bakışlarla seyreduran bir çift gözün seslenmelerine, sessizlenmelerine indirgedi, karakter denilen asırlık illeti."
Kendimce kitabın özeti olduğunu düşündüğüm alıntımı da ekleyip gidiyorum müsaadenizle.
Hep böyle oluyor. Soracak sorum kalmıyor ama ağzımdan hiç durmadan dökülüp duruyor onlar. Bunun nedenini bildiğimi sanıyorum, söylem, bana mal edilmeyen, beni sessizliğe bir hece bile yaklaştıramayan bu gereksiz söylem durmasın diye.
Kitapla kalın.