Kitapta adları geçen Ali Osman ağa baba tarafından, Abdülkadir ağa ana tarafından benim dedem olurlar.
Anneannem rahmetli, iyi bir pehlivan olan Abdülkadir ağayı anlatırken heyecanlanır: " İnce bellii kapılardan sığmayan bir adamdı." derdi. Güreşirken giydiği kispetin uzun yıllar duvara asılarak saklandığını annem söylerdi.
Ali Osman ağa ise, o günkü tarihe göre, iki yüz küsur yıllık, Tosya'nın tımarlı sipahi reisinin son temsilcisi imiş. Anadolu'ya Türkistan'dan ilk gelen oğuz aşiretlerinden.
Ailede şehit olmayan sanki bir babası varmış. Tuna'da şehit, Balkan'da şehit diye, hikayeleri bizlere kadar ulaşmıştır.
Ali Osman ağa, "Van ile Muş arasında, Ruslarla ileri geri müsamedede" şehit olmuş, haberi bu şekilde gelmiş. Abdulkadir ağa ise Çanakkale'de. Roman tekniği açısından bazı kaydırmaları zoraki olarak yaptım.
Bu kitabı, şehit ecdadıma ve onları örnek almaları dileğiyle, çocuklarım Osman Alparslan, Bilge Zehra ve Fatih'e hediye ediyorum.
A.B.K.
(Giriş'ten)
